Home KÖŞE YAZILARI Bu Vatan kimin?

Bu Vatan kimin?

- Guncellenme Tarihi: 11 Şubat 2016 12:25
9 min read
Bu Vatan kimin? için yorumlar kapalı
0

 

Öğrenci iken bir kısmını ezbere söylerdik Orhan Şaik Gökyay’ın meşhur şiirini.

Bu vatan, toprağın kara bağrında

Sıradağlar gibi duranlarındır;

Bir tarih boyunca, onun uğrunda

Kendini tarihe verenlerindir…

O, cevabı ömrünü bu vatan için feda edenlerde bulmuştu.

Bu gün bu soruyu yeniden sorma ve cevap arama sırası geldiğini hissediyorum.

Herkes bu vatanın gerçek sahibinin kendileri olduğunu düşünüyor ve kendince sahipleniyor.

Ama herkes el birliği ile bu vatana sahip çıkmıyor.

Bir kesim kendi seçmen camiasına bu vatanın gerçek sahibi sizsiniz diyor. Geri kalanlara azınlık ve diğerleri olarak görüyor. Buna göre politikalar geliştiriyor.

Bir kesim bu vatanın bir bölümün sahibi biziz. Kendimiz yöneteceğiz diyor.

Bir kesim “sizler buraya göçüp geldiğinizde bizler buradaydık, bu vatan bizim siz gelip geçicisiniz, geldiğiniz topraklara dönün” diyor. Global güçlerle ittifak kurarak bu coğrafya ile birlikte bu vatanı da yeniden tanzim ediyor.

Bir kesim “bizim cemaatin”, başka kesim “bizim partinin”, daha bir başkası da “bizim soyun bizim boyun” uzayıp gidiyor. Kendine bu çerçevede bir tanım bulamamış geriye kalan herkes “bu vatanda misafir, edebiyle otursun, memleket meselelerine dolayısı ile de iç işlerimize karışmasın” muamelesi görüyor.

Peki, nedir vatan? Neresidir?

Tüm canlıları kapsayan genel bir tanım vatanı “bir şeyin çok yetiştiği, çok bulunduğu yer” olarak ifade ediyor. Hani “zencilerin anavatanı Afrika’dır, kanguruların anavatanı Avustralya’dır, kahvenin anavatanı Brezilya’dır” derken kastettiğimiz vatan budur.

Bir de insanların sahiplendikleri toprakları belirten vatan terimi vardır ki bunu da iki ayrı şekilde tanımlamak gerekir.

Birincisi bireyin vatanı; yani “doğup büyüdüğü, yaşadığı, geçimini sağladığı, sosyal ilişkiler geliştirdiği, bu istifadelerinden dolayı görev ve sorumlukları olduğu hatta yeri geldiğinde uğruna can verecek kadar fedakârlıklar yapacağı” toprak parçasıdır.

Hemşerim memleket nere?” dediğimizde, “doğduğum yer değil doyduğum yer” dediğimizde, “vatan borcuvatan hainivatanpervervatansever” dediğimizde kastedilen, coğrafi somut manaya, manevi soyut mana ekleyen vatan tanımlamasıdır.

İkincisi de toplumların vatanıdır. Bunu da “bir milletin,  bir ulusun
bağımsız ve 
egemen olarak üzerinde yaşadığı barındığı, hava sahası ve karasuları da dâhil yeryüzü parçası” olarak tanımlayabiliriz.

Bu tasniflere ve tanımlamalara karşın cevap arayan başka sorular akla geliyor.

Zamanında memleketinden “Alamanya’ya” çalışmaya gitmiş adamın; hatta orada doğmuş ve kalan ömrünü de orada sürdürmeye karar vermiş çocuğunun vatanı neresidir?

Yüzlerce yıl önce Balkanlara yerleşmiş çoğunluğunun Karamanoğlu Beyliğinden gittiğini bildiğimiz soydaşlarımızdan Türkiye’ye gelen ve yerleşen göçmenlerin vatanı neresidir?

Bazıları bunun cevabını üç nesil olarak sınırlandırıyor. Yani kendi yurdundan göçüp gelen birisinin yerleştiği yerde çocuğunun torununun vatanı artık yeni topraklardır.

Vatanın teorik tariflerini ve tasniflerini; üzerinde biraz düşündürdükten sonra bu günü doğru anlamayı sağlamak maksadıyla hatırlatmak istedim.

Anladığım şu ki bu vatan, yerin altından da üstünden de, havasından suyundan etinden sütünden velhasıl her şeyinden istifade edenlerinmiş.

Bu gün ben de göğsümü gere gere doğasıyla tarihi ile havası ile suyu ile iyi kötü huyuyla insanıyla bu vatan bizim diyebilmeyi çok istiyorum. Ama bundan emin olamıyorum.

Görüyorum ki bu vatan bu topraklarda yaşayanların değil, gücü elinde tutanların, bu topraklara hâkim olanların, üzerindekileri idare edenlerin, onların sevdiklerinin ve kayırdıklarının mülkü haline gelmiş.

Her iktidar değişiminde vatan da el değiştiriyor.

Her yeni gelen iktidar bir öncekilerin elinden vatanı kurtarmış gibi, geçmişe dönük tüm izleri ortadan kaldırmaya, her şeyi kökten değiştirmeye çalışıyor. Sığınılan mazeret de hep aynı “ama bizden öncekilerde öyle yaptı!”

Geri kalanlar sadece seyrediyor, konuşuyor, şikâyet ediyor, sıranın kendisine gelmesini bekliyor.

Her şeye ve herkese rağmen; bir parçası ya da bir hissesi değil,  mülkiyetin bütünüyle ve alanın tamamı ile bu vatan bizim.

Atalarımızdan miras kaldı, üstüne biz hizmet ettik, ektik, işledik, imar ettik. Üstümüze düşeni tam yaptık ve bu vatanı dünden bu güne analarımızın ak sütü gibi hak ettik.

Hakkımızı zayi ettiremeyiz. Vatanımıza hep beraber sahip çıkacağız.

 

 

 

Load More Related Articles
Load More By Fahrettin BEŞLİ
  • Hedef Şaşırtma!

    Nereden baktığınıza bağlı bir davranış biçimi ‘hedef şaşırtma!… Bir iktidar Milletve…
  • Şatafat mı? İhtiyaçlar Hiyarerşisi mi?

    Bize çok yerinde bir örnek olacak ve bu gün yaşanan şatafata dur diyen bir insan psikoloji…
  • Değişim Şart Oldu!

    Temelde her anne-baba oğul ve kızı arasında bazı düşünce farklılıkları da olsa, bir gün ge…
Load More In KÖŞE YAZILARI
Comments are closed.

Benzer Haberler

Bir Silkiniş Destanı KÖY ENSTİTÜLERİ-II

Neden Kuruldu? Köy Enstitüleri, yeni Türkiye Cumhuriyetinin; ihtiyacın ve çağın çok gerisi…