Home GÜNCEL Artçı Ekonomik Sarsıntılar

Artçı Ekonomik Sarsıntılar

- Guncellenme Tarihi: 18 Ağustos 2016 12:59
12 min read
Artçı Ekonomik Sarsıntılar için yorumlar kapalı
0

15 Temmuz darbe girişiminde toptan bir sosyal travma yaşadık. Her ne kadar milletçe (yine tarihe bir sürpriz notu düşüp) derhal tepki vererek tehdidi bertaraf etmiş olsak da; ülke ekonomisinin aktörleri halen ilk sarsıntının olumsuz etkisinden kurtulamadı.

Yatırım içinde, üretim için de, ödeme içinde belirsiz bir tarih bekleniyor. Her yerde “du bakalım” yanıtı hâkim. İş dünyası gözünü ışık tutulmuş tavşan misali, büyümüş gözleri ile ekranlara bakıyor. Oradan gelecek bir sihirli havadis bekliyor.

Darbe planlanırken neyi hedef alırsa alsın, göz koydukları ülkenin siyasal, sosyal ve özellikle de ekonomik açıdan birkaç on yıl geriye gitmesine sebep olur. Her şeyin birbiri ile irtibatlı olduğu bu global günümüz koşullarında; hangi ülkede ters giden bir şeyler varsa o ülkeden yabancı sermaye kaçar, turist gelmez, ticaret sekteye uğrar.

Bir ülke siyasi krizlerle ya da toplumsal travmalarla yok olmaz. Yalnızca ekonomisi biterse bir ülke batar. Ülke bir vücut ise idare beyindir. Oradaki çok büyük hasarları bile atlatıp vücut yaşamını sürdürebilir. Ekonomi ise kalp tir. Kalp durduğunda yeniden çalıştırmak için çok az zaman vardır. Bu süre içinde kalp yeniden çalışmazsa gerçek ölüm kaçınılmazdır.

27 Mayıs 1960 darbesiyle kişi başına düşen gelirin 583 dolardan 194 dolara, %3 olan büyümenin de %1,5’lara gerilediğini ifade ediliyor. 15 Temmuz darbe girişiminin faturasının 300 milyar dolar olduğunu ise Gümrük ve Ticaret Bakanımız söyledi.

15 Temmuz 2016 öncesinde, biraz yukarıdan dünya ekonomik panoramasına baktığımızda AB ülkelerindeki durgunluğu, harap olmuş Ortadoğu pazarını, enerji fiyatlarındaki dalgalanmaları, terör başlıca sebep olduğundan turizmdeki boşluğu görürdük.

Bu olumsuz şartlara rağmen ülkemiz ekonomisinin iyi bir noktada olduğunu söyleyebilmemiz mümkün idi. Dış politikada Rusya, İsrail gibi ülkelerle mutabakat sağlanmış; ekonomi yönetimi, sıkı para ve maliye politikaları ile belli bir istikrarı yakalamaya başarmıştı.

İşte tam da bu ahval ve şerait içinde 15 Temmuz darbe girişimi vuku buldu. Bu girişim ile bu topraklardaki bedenin önce beyni sonra da kalbi durdurulmak istendi. Kalbi durdurma deyince akla hemen John Perkins’in  “Bir ekonomik tetikçinin itirafları” adlı kitabı ile ekonomi temelli darbelerin uzmanı George Soros akla geliveriyor. Ama onlara iş düşmedi, bu iş için bizim kendi yerli hainlerimiz kullanıldı.

15 Temmuz darbe girişimi bizim kalbimizi de “tekletti.”

Kalkışmayı takip eden günlerden birinde; misafirler için ikramlık bir şeyler almaya bir markete girdim. Raflar neredeyse boş idi. Bir iki tane bisküvi, birkaç çikolata o kadar… “Yok mu başka bir şey” diye sordum, “bunları bulduğuna şükret” dedi. Tütün mamulleri de dahil bir çok ürünün dağıtıcısı konumdaki firma yetkilileri göz altına alınmış. Bir haftadır dağıtım gerçekleşmiyormuş.

Bir sanayicimizle sohbetimizde şu bilgiyi verdi: “Günlerdir yurt dışındaki gerek müşterilerimize, gerekse de tedarikçilerimize meram anlatmaya çalışıyorum. Ne oluyor orada? Bizim siparişleri termininde yetiştirebilecek misiniz? Ödemeleri düzenli yapmayı sürdürebilecek misiniz? Sorularına cevap vermeye çalışıyorum. Yılsonuna kadar devam etmesi elzem olanlar tamamlanacak. Yeni siparişler ve iş bağlantıları ise askı da. Yılbaşında bir kez daha durum değerlendirmesi yapılacak.”

Lokal veya ulusal iç dünyasındaki büyük firmaların yetkilileri gözaltına alındıkları için ticari faaliyetleri durdu. Onun durması onunla ilintili yan sanayileri, tedarikçileri ve müşterileri de durdurdu. Kimisi sipariş gelecek ve üretimim ve ticaretim sürecek mi endişesine, kimisi de paramı alabilecek miyim endişesine kapıldı. Bu kalkışma ekonomik açıdan muazzam bir hacme hükmedenlerin girişimi idi.

Elbette ki devletin bekasına kastedenler cezasız kalmamalı. Bununla birlikte yeniden güç toplayıp bela olmamaları için ülkemizden beslendikleri tüm imkânlar ortadan kaldırılmalı, beslenmeleri önlenmeli.  Ama imkân varsa kurutulmadan kaynaklarla bağlarının kesilmesi tercih edilmeli. Canavarın başını keseyim derken kendi damarımızı kesmemeliyiz.

Toplumun ve bireylerin tansiyonu kontrollü bir şekilde düşürüldü. Gerek her gece demokrasi nöbetleri, gerekse İstanbul yeni kapıdaki görkemli miting sosyal açıdan darbe girişimini ektisizleştirdi. Aynı sihirli el iş dünyasına, sanayiciye, tüccara, küçük esnafa da dokunmalı.

Umut verici olan şu ki; bundan sonra sanayicinin sırtına kene gibi yapışan olmayacağı için himmet olarak bir tarafa akan nakit, bir hikmet olarak iş adamlarının cebinde kalacak. Bunun yanında devletimizin de altığı bir kısım radikal tedbirler var.

Maliye Bakanlığı yeni bir varlık ile vergi ve ceza barışı açıkladı. 13 milyon kişinin istifade edebileceği bu Af kapsamında 90 milyar liralık vergi borcu ile 72 milyar liralık SGK prim borcu yeniden yapılandırılacak ve 50 milyar lira tahsilât bekleniyor.

Emlak Konut şemsiyesi altına alınan Konut projelerinin ve daha uygun koşullarda alıcılara satılması ve konut sektörü yeniden canlandırılması hedefleniyor.

Finansal piyasaların güvenli ve etkin bir şekilde çalışması için Merkez Bankası gerektiğinde sınırsız likidite vereceğini açıkladı.

Yabancı ekonomistlere ilginç gelen gelişme ise dövizde yabancı talebi karşısında Merkez Bankası’nın müdahalesine gerek kalmadan yerlilerin 9 milyar dolarlık satış yapması oldu.

Ekonomi alanında yeni tedbirler ve teşvikler gelecek. Tedbir ve teşviklerle birlikte rakamların yakın zamanda yukarıya doğru gideceğini göreceğiz. Bu belli bir zamanı kapsayacak. Eylül ayından itibaren bir hareketlenme olacaktır.

Devlet bu etkileri en aza indirecek tedbirleri aldığını duyuruyor. Hatta deniyor ki “Türkiye Cumhuriyetinde bu güne kadar görülmemiş ölçüde iş dünyasını memnun edecek gelişmeler olacak. Devlet sadece kesenin ağzını değil, yasal düzenlemelerle iş dünyasının önünü de açacak.”

Devletimiz bunlara ek olarak bozulan yerli ve yabancı yatırımcı algısını, sanayici ve ticaret erbabının moralini düzeltmeli. Onlara geleceğe dair daha fazla umut, hatta güvence vermeli.

İlk seferindeki silahlı darbede yıkamadıkları memleketimizi, tedbir alalım da artçı ekonomik sarsıntılarla yıkamasınlar. Sonuçta parolası bile 1 ABD doları olan bir eko-darbe girişiminin etkilerini ortadan kaldırmaya çalışıyoruz.

Load More Related Articles
Load More By Fahrettin BEŞLİ
Load More In GÜNCEL
Comments are closed.

Benzer Haberler

Bir Silkiniş Destanı KÖY ENSTİTÜLERİ-II

Neden Kuruldu? Köy Enstitüleri, yeni Türkiye Cumhuriyetinin; ihtiyacın ve çağın çok gerisi…