Aslen bugün emekçi kadınlarımızın haklı mücadelesi anmamız gerekirken ne acıdır ki Türkiye’de katledilen, öldürülen, tecavüz edilen kadınları konuşuyoruz.
Evet, çok acı…
Yaşı 90’nı aşmış bir teyzemizin evine girilmesi, tecavüz edilmesi ardından da öldürülmesi gündem…
Dört evladının gözleri önünde bıçaklanarak öldürülen bir kadın gündem…
Sokak ortasında kemikleri kırılarak eski eşi tarafından dövülen bir kadın gündem..
28 gün çeken Şubat ayında 35 kadının öldürülmesi gündem…
Bir yerde bir şeylerin ters gittiği kesin…
Şimdi bu eski veya mevcut eşler tarafından her türlü şiddete uğrayan iki kadının çok kez karakola giderek şikâyetçi olduğu ve Savcılığa yönlendirildikleri ortaya çıktı. Bu işte bir yanlışlık var.
Ülkemizin hala erkek egemen olduğu, baba, eş, ağabey korkusuyla hareket eden kadınların canına tak etmeden, gerçekten canı tehlikeye girmeden karakola gidemeyeceğinin herkes farkında. Bu farkındalığa rağmen prosedür böyle diye kadınların savcılığa gönderilmesi, kadınlara dayatılan çaresizlikten başka ne olabilir? Git öl deniyor…
Karakollarda sırf bu işle iştigal edecek, sosyal ve psikolojik destek için gerekli enformasyona sahip, gerektiğinde kadının koluna girip savcılığa götürecek yetkin kişilere ihtiyaç yok mu?
Siyasi liderlerin kadına şiddet konusunu sadece sosyal medyada yayınladıkları mesajlarla çözüleceğini sanması ve yahut çözüyor gibi yapması içime sinmiyor. Daha radikal adımlar lazım. Bir kadın olarak gerçekten kendimi güvende hissetmek istiyorum. Kadın gazeteci olarak doğruları yazınca, hakkımda yazacak başka bir şey bulamayınca cinsiyetime, alkol alma özgürlüğüme, “kirasını kim ödüyor” şeklinde bel altı, aşağılık saldırılara maruz kalmak istemiyorum mesela… Yasaları, savcıları, hakimleri yanımda istiyorum. Ben savcılığın kapısını korkmadan, ürkmeden çalabiliyorum da polis görünce bile korkan kadınlarımız ne yapsın…?
Bu ülkenin siyasetçileri önce bunu algılatmalı kadınlara “Polisimiz, hakimimiz, savcımız ile senin yanındayız, bizim için kıymetlisin, insani hakların var ve biz onları koruyacağız, seni koruyacağız” demeli…
Gelelim terörist destekçilerine…
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tweeti inanılır gibi değil…
“İYİ Parti Genel Başkanı Sayın @meral_aksener ve HDP Eş Genel Başkanı Sayın @PervinBuldan’ın nezdinde tüm kadın siyasetçilerin ve Türkiye genelindeki kadın belediye başkanı mevkidaşlarımın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlarım.”
Evet, tweet aynen böyle…
Çok merak ediyorum, başta Meral Akşener olmak üzere bu adın HDP Eş başkanı ile aynı cümlede yer alması İYİ Partide rahatsızlık vermiyor mu?
Bu bir hakarettir, Meral Akşener’e, zamanında İçişleri bakanlık görevini de yapmış, ülkücü kişiliği ile bilinen Akşener’e ve çoğunluğu da ülkücülerden oluşan İyi Partiye yapılmış büyük bir hakarettir.
Ötesi Ak Partiye ders verelim derken kendisine oy veren İstanbulluların vicdanı ne durumda, meraktayım.
Pervin Buldan ki “PKK bir terör örgütü değildir, PKK’ya kimse terör örgütü diyemez” diyebilen terörist destekçisidir.
İmamoğlu’nun bu iki ismi aynı cümlede kullanması, İYİ partiyi ve Meral Akşener’i tek kalemde satmasıdır. Akşener’in ve akabinde İl Başkanı Selçuk Türkoğlu’nun bu kalkışmaya nasıl bir cevap vereceğini gerçek şu ki merakla bekliyorum.
Her daim terör destekçisi olduğunu kanıtlayan CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nu neden kutlamamış İmamoğlu, Akşener’in yerine onun adı çok daha yakışırdı oysa ki..
Ayrıca; Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın İmamoğlu’nun tweetini alıntılayarak paylaştığı tweet kesinlikle yerinde ve çok doğru bir yaklaşımdır. Siyasi hamleden öte çok insani bulduğum bu tweeti de sizle paylaşıyorum:
“Eli kanlı terör örgütüne destek verenlerin, YPG’ye sırtını yaslayanların, Yasin Börü ve Eren Bülbül’ü katledenlerin, Diyarbakır annelerine sağır kalanların, 13 yiğidimizi mağarada şehit edenlere tek cümle edemeyenlerin #8MartDünyaKadınlarGünü kutlu olmasın…”
İşte asıl konu bu…
Konu içler acısı…
Konu her gün verdiğimiz şehitler…
Konu kadınlar üzerinden teröre destek verilmesi…
Konu kadınlar üzerinden siyasi rant sağlanması…
Gerçekten CHP ne hale geldi, CHP nereye gidiyor, bilen söylesin…
İşte sırf bu sebeple Muharrem İnce’nin “Memleket Hareketi” izlenmeye değer… Bu hareket CHP’nin içindeki ulusalcı, vatansever, milliyetçi kısmı (ki bu en büyük kısmı) kendine döndürerek CHP’yi kuşa çevireceğe benzer. Artık o zaman da HDP ile birleşip tek parti haline gelirler…
Vatanperver bir sol görüşlü olarak CHP’nin bu hallerine içimin acıdığını söyleyerek;
Kadınların cinsiyet eşitliğine sahip olduğu,
Terörün son bulduğu,
Ekonomik düzlüğe çıkmış,
Güçlü bir Türkiye diliyorum.
Sağlıkla kalın…
