5 Nisan Avukatlar Günü nedeniyle Adalet Sarayı önündeki Atatürk Anıtı’na çelenk sunuldu. Bursa Barosu Başkanı Altun, “Avukatların bugüne kadar ne efendisi oldu, ne de köleleri” dedi.
BURSA – Bursa Barosu Başkanı Gürkan Altun, avukatlığın kutsal bir meslek olduğunu belirterek, “Cübbelerimizin ne cebi var, ne düğmesi. Bugüne kadar da ne efendimiz oldu, ne kölelerimiz. Bundan sonra da olmayacak” dedi.
Bursa Barosu’nun 5 Nisan Avukatlar Günü kutlamaları, Adalet Sarayı önündeki Atatürk Anıtı’na çelenk sunulmasıyla başladı. Törene, CHP Bursa Milletvekili Avukat Nurhayat Altaca Kayışoğlu ile avukatlar katıldı. Bursa Barosu Başkanı Gürkan Altun, genç meslektaşlarıyla birlikte anıta çelenk sunduktan sonra törene katılanlar, Bursa Büyükşehir Belediye Bandosu eşliğinde önce saygı duruşunda bulundu, sonra da İstiklal Marşı’nı okudu.
Törene katılanlara hitaben bir konuşma yapan Bursa Barosu Başkanı Gürkan Altun ilk olarak, 5 Nisan’ın kutlama günü ilan edilmesi ve avukatlık kanunuyla ilgili tarihçeyi özetledi. Altun, “avukat” kelimesinin Latince’de “halkın imdada çağırdığı kişi” olduğunu hatırlattı ve “Bugün de avukatlar halkın imdada çağırdığı kişilerdir. Biliyoruz ki adalet kainatın ruhudur. Avukatlar da bu ruhu oluşturmaya çalışan yargının üç unsurundan biridir. Adalet adilse adalettir. Zalimse adalet değildir. Adalete dayanmayan bütün kuvvetler de zalimdir” dedi.
Prof. Dr. Faruk Erem’in “Adalet yanıldığını anladığında geri veremeyeceği bir şey varsa en baştan bu kararı almamalıdır” şeklindeki saptamasını hatırlatan Başkan Gürkan Altun, “Ancak biz gerek dün, gerekse bugün adaletin yanıldığını anladığında geri veremeyeceği şeyleri aldığına tanık olduk. Gerek Türkiye, gerekse Bursa Barosu avukatları bu yanılgıların üzerine hep gitti. Ergenekon’da, Balyoz’da KCK’da hukuksuzlukların üzerine gitti. Çeşitli cemaatlerin, terör örgütlerinin güdümünde hareket eden, onların siyasetiyle karar veren bir yargıyla iç içeydik. Aklını, vicdanını ve hukuku dinlemeyen yargı sistemi onlarca, binlerce mağdur yarattı. Biz yargıçların hukuka ve vicdanına göre karar vermesini, savcıların da bu doğrultuda hareket etmesini diliyoruz” diye konuştu.
Altun şöyle devam etti:
“Biz dün nasıl hukuksuzlukların karşısında durduysak, yarın olması halinde yine karşısında duracağız. Egemen güçlerin siyasetinin güdüleceği yer adalet mekanizması olamaz. Bugün içimiz buruk çünkü 14 meslektaşımız tutuklu, 6 meslektaşımız halen gözaltında. Biz avukatların suç ve suçluyla yan yana gelebileceğine inanmıyoruz. Yargılanmak, aklanmak da bir haktır. Suçlular da cezalarını çekmelidir. Nitekim biz geçmişte suç işlediği açık delillerle sübuta eren meslektaşlarımızın karşısında meslek örgütü olarak durmasını da bildik. O meslektaşlarımızın davasında mağdurun avukatlığını yine biz avukatlar üstlendik. İçimizden bazı meslektaşlarımız tehditlere maruz kaldı. Avukata karşı dava aldığı için evi kurşunlandı. Ama biz mesleği korumazsak, meslektaşımızı koruyamayacağımızı düşündük hep.
Tutuklu ve gözaltında olan meslektaşlarımız, 15 Temmuz hain darbe sürecinden sonra ülkeden kaçmayan ve avukatlık yapmaya devam eden, kamu kuruluşlarında ofislerinde avukatlık yapmaya devam eden meslektaşlarımızdı. Hiçbir yere gitmemişlerdi ve bu ülkenin hukukuna inanıyorlardı. Bu sebeple adli kontrolle veya yurtdışı çıkış yasağı gibi tedbirlerle rahatlıkla yargılanabilecekken tutuklu yargılanmaları açıkçası içimizi sızlatmaktadır.”
Altun, konuşmasını “Avukatlık gerçekten ulvi bir meslek. Bu cübbelerin ne cebi ne düğmesi var. Şimdiye kadar bizim ne efendimiz oldu, ne de kölelerimiz. Bundan sonra da olmayacak” diye tamamladı. Altun, konuşmasının ardından tebrikleri ve ziyarete gelen özel ortaokul öğrencilerini kabul etti. Altun makamda da öğrencilerden bazılarına cübbe giydirdi, avukatlık yemini ettirdi.