Home GÜNCEL KANAL D’nin ALBAY YÖRÜK’ü

KANAL D’nin ALBAY YÖRÜK’ü

- Guncellenme Tarihi: 6 Ekim 2016 14:25
19 min read
KANAL D’nin ALBAY YÖRÜK’ü için yorumlar kapalı
0

KANAL D’nin ALBAY YÖRÜK’ü

Bu ne böyle demeyin, anlatacağım. Ama önce şu Yörük Türkmen bahsini bir açayım.

Bursa için konuşursak;

Uludağ’ın zirvesi ve güneyi hattı boyunca, Osmangazi, İnegöl ve Kemalpaşa’nın bir kısmını da içerecek şekilde Orhaneli, Keles, BüyükOrhan ve Harmancık ilçelerinde doğmuş, büyümüş ya da ana-babası bu bölgeye ait kişiler Bursa’da “Dağlı” olarak anılır. Bu hem coğrafi manada yaşanan yeri ifade etmek için; hem de gayri medeni, kaba saba, eğitimsiz insan manasında kullanılırdı. Şehir düzde olduğundan eğitim, medeniyet, teknoloji ve sosyal hayat da haliyle burada idi. Bu modern düzlükte yaşamayan “Dağlı’lar haliyle cahil, kaba, paspal, bilgisiz ve gayri medeni idiler. Onların eti, sütü, sebzesi ve meyvesi lezzetli, elbiseleri renkli, türküleri ve kaşık oyunları otantik idi, o kadar… Daha fazla bir şey ortaya koyamazlardı.(!)”

Oysa benim de onurla ferdi olduğum Dağ’lı kesim, tarih boyunca devletin ve milletin sigortası oldu. Harp de cephede asker, sulhta geçmişin, kültürün, doğanın, suyun bekçisi oldu. Bu mahrumiyet Dağlıları saf, temiz ve orijinal halde muhafaza etti. Kent yaşamı insanın sağlığından başlayarak, kültürüne kadar her şeyi mutasyona uğratırken; bu Dağlı’ların her şeyleri orijinal kaldı. Şiveleri, ekmekleri, kıyafetleri, masumiyetleri, güvenilirlikleri, sadakatleri, mahrumiyetleri, dünya malı yoklukları, kültür ve gönül zenginlikleri her daim aslı gibi oldu. Bursa’dan Uludağ’ı kaldırırsan ne kalırsa, Dağlı’yı kaldırırsan da sadece o kalır. O nedenle artık kendimizi “Ulu-Dağlı” olarak takdim ediyoruz.

İşte Bursa’da Dağlı diye bellenmiş bu kesim; Yörük olarak yaşam şekli benimsemiş Oğuz’un 24 boyundan çoğunlukla Kayı Boyuna mensup Türkmenlerdir. Anlatımlara göre Bursa’nın işgali öncesinde Ertuğrulgazi zamanında başlamış; özellikle Kocayayla ve çevresine yerleştirilmiş Karakeçili Aşiretinin bugüne kadar süren neslidir.

Yürüyen anlamına gelen Yörük; bu insanların coğrafyadan coğrafyaya ve nesilden nesle aktardıkları tüm kültür mirasları ve soyut hazinelerini, günlük ve yıllık yaşam şekillerini ifade eder. Daha alçak kesimlerde kışı geçirdikten sonra baharla birlikte hayvanlarına daha bol yiyecek, kendine de daha ferah bir yaşam alanı bulmak üzere yükseklere çıkar. Çoğunlukla “yayla” olarak isimlendirilen bu bölgelerde kalıcı olmadığı için, bina yerine birkaç lüzumlu eşyası ile çadırda yaşar. Hayvanlarının kılından, yününden giyim kuşam ve eşya, etinden sütünden de çeşit çeşit lezzetli yiyecekler yapar. Kış kendini hissettirince yeniden kışlak (askeri kışla buradan gelir) olarak kullandığı mevkiye geri döner.

İşte bu gidiş gelişlerdeki yürüyüş onları Yürük-Yörük olarak tanımlanmalarını sağlar. Ama asıl onlara değer katan; bu insanların törelerini, manevi hazinelerini, kültürel miraslarını, değişik tabiatlarını velhasıl tüm tertemiz hallerini ihtiva eden Yörük unvanıdır.

Bu güne ve genele bakarsak Yörükler; ülkemiz genellinde ağırlıklı olarak başta Toros Dağlarında olmak üzere hep yüksek coğrafyalarda en azından yayla yaşantısını sürdürenlerdir. Buna biz ‘yayılak’lara (yaylak-yayla) çıkmasa da, çobanlığı ve çiftçiliği yapmasa da; şehirde dili, töresi, sofrası, hanesi ve tüm yaşamsal detayları ile kendini Yörük olarak bilenleri de ekleyebiliriz.

Türkmen ise;

Türk dünyasının, Orta Asya ve Anadolu’da yaşayan kısımlarıdır,

İnanç olarak kendilerine İslam’ı seçen Türklerdir, 

Anadolu’nun batı kesiminde bulunan Yörüklerin karşılığı olarak; ülkemizin doğu ve güney doğusundaki Türk Boylarıdır, 

Sünni Yörükler’in akrabaları, Alevi Bektaşi Türklerdir, 

Yörükler kısa mesafe göçerken, daha uzun mesafelere göçenlerdir, gibi birbirinden farklı izahların özet sentezi olarak: Oğuz Kağan’ın 24 boyunun neslidir ve Türk’ün bizatihi kendisidir.

Nüfusu ise; dokuzuncu yüzyıldan itibaren geldiğimizde bu coğrafyada bulunanlar ile Türk olmanın bin yıllık avantajlarından istifade etmek için, kılık değiştirip aramıza karışanların hala yaşayan çocuklarının sayısını düştükten sonra kalan Türk Milletinin sayısıdır. Yani içindeki tuzu düştükten sonra, kalan okyanus suyu miktarının hesaplanabildiği yöntemle bulunabilir.

İşte bu büyük camia akıp giden zaman içinde diğerlerinden çok geride kaldığını fark edip aradaki mesafeyi kapatmaya koyuldu. Memleketin her yerinde sivil toplum kuruluşları vasıtası ile teşkilatlanma başladı. Bu gün 3 konfederasyon, 30 civarında federasyon ve 400e yakın dernek Yörük Türkmen kimlikleri ile faaliyetlerini sürdürüyorlar.

Bursa bu dernekleşme sürecindeki ilk derneği Dağ-Der’i 1986 yılında kurmakla kalmadı; 9 Nisan 2004 tarihinde yine bir ilki gerçekleşirerek, Hüdavendigar Yörük Türkmen Dernekleri Federasyonunun kuruluşuna ev sahipliği yaptı. Nihayetinde 24.3.2013 tarihinde yine Bursa’da başlatılan bir süreç ile tüm Yörük Türkmen temelli sivil toplum kuruluşlarını bir çatı altında toplamak üzere Türkiye – Türk Dünyası Yörük Türkmen birliği kuruldu. Genel Başkanlığını Orhaneli Belediye Başkanımız Sayın İrfan Tatlıoğlu, Genel Sekreterliğini de naçizane bendeniz yapıyoruz. Ta ki yeniden bu konuda seçim ve görevlendirme yapılana kadar.

Memleketin her yerinde Yörük Türkmen dernekleri isimlerine toz kondurmadan camiayı daha ileri taşımaya çalışırlarken bir talihsiz gaf herkesi önce üzdü sonra da gerdi.

Kanal D televizyon kanalında uzun zamandır yayımlanan “Arka Sokaklar” isimli dizi filmde bir terör örgütü konu edilmiş ve oradaki örgüt liderlerinden birisi olarak kurgulanan karakter “Albay Yörük” olarak isimlendirilmiş.

Dizinin 410 ncu bölümü televizyonda yayınlanıp, devletten kaçan suçlu ve kötü karakter Albay Yörük diye anıldıkça Yörük Türkmen camiasından tepkiler çoğaldı.

Hemen hemen her bölgedeki Yörük Türkmen beyleri rahatsızlıklarını duyurup hatanın düzeltilmesine gayret ettiler. Sosyal medyada mesajlar yazdılar, protesto metinleri yayınladılar. İlgili televizyon kanalındaki yetkililer başta olmak üzere dizi ile ilgili elde ettikleri tüm iletişim bilgilerini kendi hesaplarında yayınladılar. Bazıları ile görüştüler. Dört bir koldan telefonlar arandı. İdarecilerin olmadığı hafta sonu iki gün boyunca santral arayanlara cevap vermekten bunaldı. Fakat çözüm çıkmadı.

Konuya en baştan itibaren hem kişisel olarak, hem de BİR’lik olarak müdahil olduk. Pazar günü Manisa Turgutlu’da yapılan etkinlikte kamuoyu açıklaması yapıp medyaya servis ettik. Tepkisini ortaya koyan herkes gibi bizde açıklamamızda şu temaya yer verdik:

“Bu devletin kuruluşunda ve bekasında asli unsur olarak bulunmuş, savaş vermiş, şehit vermiş Yörükler; devletimizin ve milletimizin her kademesinde rol almış, çoban olmuş, köylü olmuş, işçi olmuş, memur olmuş, tüccar olmuş, öğretmen olmuş, polis olmuş, er olmuş, general olmuş, fakat asla HAİN YÖRÜK ALBAY olmamışlardır.”

Pazartesi mesai başlaması ile birlikte Türkiye Yörük Türkmen Birliği Genel Başkanımız Sayın Tatlıoğlu; sorun çözülmedikçe infiale doğru sürüklenen tepkiler daha fazla artmadan çare aramak üzere, önce Kanal D Genel Yayın Yönetmeni Süleyman Sarılar’a ulaşıyor. Konunun hassasiyetini anlatıyor ve Kanal D binası önünde toplanmaya hazırlandıklarını aktarıyor.

Durumun önemini kavrayan Sarılar; Genel Başkanımızı Dizi Ve Senaryolar Sorumlusu Hülya Vural’a yönlendiriyor. Vural, dizilere kendilerinin değil yapımcı firmanın müdahale etmeye yetkili olduğunu bildirip görüşmesi için “Erler Film-Türker İnanoğlu” firmasının iletişim bilgilerini veriyor.

Karşısına firma sorumlusu Yılmaz Ekmekçi çıkıyor. Aynı bilgilendirmeler ve uyarıların akabinde Ekmekçi; bu hususta bazı tepkiler olduğunu duyduğunu, ama bir genel başkanın araması ile konunun önemini daha iyi idrak ettiğini, Erler Film olarak milli meselelere karşı çok hassas olduklarını, film ve yapımlarda bu değerleri gözettiklerini, asla bilinçli olarak Yörükleri üzmek istemediklerini uzun uzun anlatıyor. Hatanın gerekçesini de dizideki karakterin soyadı Yörük olarak belirlendiğinden soyadı üzerinden adlandırılması olarak izah ediyor. Bilmeden de olsa Yörükleri üzdükleri için kendisinin de üzüldüğünü belirtip aşağıdaki metni yazılı olarak Sayın Tatlıoğlu’na iletiyor.

“Başkanım, Arka Sokaklar dizimizdeki 15 Temmuz hikâyesinde gecen Yörük kelimesi bir soy isim olarak hiç bir art niyet ve kötü bir amaç gütmeden tesadüfen konulmuş bir soy isimdir. Yoksa Yörüklere yönelik kotu bir niyet asla söz konusu olamaz. Kaldı ki kurgusal hikâyede Yörüklerle ilgili bir konu işlenmemektedir. Bununla beraber hemen elimizdeki bantlardan Yörük kelimesi çıkarılmış ve hikâye Firari Albay Yüksel olarak sürecektir. Konuya olan hassasiyetimizin bilinmesini önemle arzu etmekteyiz. Arka Sokaklar ekibi adına Yılmaz Ekmekçi”

Yılmaz Bey mesajdan kısa bir süre sonra ikinci kez Genel Başkanımızı arayarak Türker İnanoğlu’nun talimat verdiğini, hemen 411nci bölümün sonundaki jenerikte yazı olarak da Yörüklerden özür dileyen bir duyuru yayınlanacaklarını haber vermiş.

Şimdi 7 Ekim 2016 Cuma gününü bekliyoruz. Her halde Kanal D tarihinde görmediği reytingi bu cuma arka sokaklar dizisinin son bölümünde görecek. Tüm Yörükler; verilen sözler yerine getirilecek mi diye takip edecekler.

Televizyon dizisinin hayali karakteri olsa da Kanal D’nin Albay Yörük’ü ya bir şekilde etkisiz/isimsiz hale getirilecek ya da o karakter oynadığı kanalın başına iş açacak.

4.10.2016

Fahrettin BEŞLİ

Load More Related Articles
Load More By Fahrettin BEŞLİ
Load More In GÜNCEL
Comments are closed.

Benzer Haberler

Bir Silkiniş Destanı KÖY ENSTİTÜLERİ-II

Neden Kuruldu? Köy Enstitüleri, yeni Türkiye Cumhuriyetinin; ihtiyacın ve çağın çok gerisi…