
İnsan, hayatta kalabilmek için çevresindeki olayları kontrol etmek, bilmek ve ona göre davranmak ister. Çünkü bilinmezlik ve belirsizlik, insan psikolojisinin en temel ihtiyaçlarından biri olan güven duygusunu yerle bir eder.
Alexandre Dumas, Monte Cristo Kontu adlı romanında “Belirsizlik, tüm işkencelerin en kötüsüdür” der.
İnsan yaşamında belirsizlik, insanın hayal gücünü harekete geçirir ve insan böyle durumlarda en kötüsünü hayal etmekten kendini alamaz. Düşmanın şekli yoktur; savaşılması gereken şey, sürekli değişen ihtimallerin kendisidir. Zihin her olasılığı düşünür, en kötü senaryolara hazırlanır ama asla emin olamaz. Belirsizlik, beraberinde sabırsızlığı da getirir ve bu ikisinin birleşimi, bir tür zihinsel işkenceye dönüşür.
Yaşanası ülkemizde çok bilinmezlik ve belirsizlikler var.
Bunun canlı örneği:
►İktidar medyasının dediği gibi binlerce kişi Suriye’ye gidiyor mu?
Okullar da tatil oldu.
Gidenlerin az olduğu söyleniyor.
Bu ‘belirsizlik ve bilinmezlik’; cennet ülkemizin büyük şehirlerinde yaşayan mültecileri kapsıyor.
Vatandaşımızı çok rahatsız ediyor.
Çok acı ve üzücü olaylar yaşanmaktayken, İsrail-İran savaşı nedeniyle konuşmaya fırsat kalmıyor ama:
“Gidiyorlar” denilen Suriyelilerin çetesi olay çıkarmış.
Defalarca şikayete rağmen:
Geçen gün; Yeşil Bursa’nın göbeğindeki Millet Bahçesi’nde (eski Atatürk Stadyumu alanı) her gün vatandaşlara musallat olan Suriyeli genç grup kendilerini uyaran vatandaşlara saldırmış.
Doğum oranları çok fazla olması, Türkçe’yi akıcı şekilde konuştukları görülen bu gençler;
Kısa zamanda bir araya gelen bu büyük topluluk; arbedeyi üst düzeye çıkarmışlar.
Millet Bahçesi’nde yaşanan bu gerginlik, güvenlik güçlerinin gazlı müdahalesiyle sona ermiş.
Millet Bahçesi’nin bitişiğinde yer alan ve Suriyeli nüfusun yoğun olarak yaşadığı Çarşamba Mahallesi’nden her gün çok sayıda kişinin bu alana geldiğini belirten çevre sakinleri, “Burası adeta işgal altında, ailelerimizle parka gidemiyoruz” diyerek yetkililere şikayetlerini sıralamaktalar…
Her şey bu kadar belirsizken, insan bazen sadece normal kalmaya çalışmanın bile bir direniş olduğunu fark ediyor. Böylesine bir karmaşanın ortasında yapılabilecek belki de tek şey, akıl sağlığını korumaya çalışmak.
Her şeye rağmen yaşamaya çalışıyoruz.
Bence insanın en büyük gücü, tüm belirsizliklere rağmen yürümeye devam edebilme çabasında saklı.