
Z kuşağı çocukları neden kitap tutması gereken elleri, bugün bıçak ve silaha sarılıyor. Sorunun kaynağı sadece çocuklar mı?
Bence değil…
Onları yönsüz, sahipsiz bırakan eğitim sisteminde…
►Yoksulluk, işsizlik, aile içi şiddet, eğitimdeki boşluk, şiddeti sıradanlaştıran medya, kontrolsüz denetimsiz internet, hayvan cinayetleri, şiddete sempati kazandıran çok basit diziler…
Hepsi bir araya gelince bu son kaçınılmaz oluyor.
Bu sadece onların değil, hepimizin geleceğinin yok oluşu demek.
Milli Eğitim Bakanı Tekin: “Zorunlu eğitimin 12 yıl olarak belirlenmesi dönemin şartlarında doğru bir adımdı. Ancak artık dijital çağdayız. Çocuklar bilgiye çok daha erken yaşta ulaşabiliyor. Bu nedenle müfredat ve süre yapısının yeniden değerlendirilmesi gerekiyor.” Demiş.
Ama şunu unutmuş.
►Eğitim sistemindeki boşluklar.
►Sosyal medya ve dijital eğitim kontrol dışı uygulanmakta oluşu…
Pekala; Z kuşağı kriminal çeteleri neden oluşturmakta?
İnternet sayesinde küresel suç örgütleriyle entegre olabiliyorlar, sosyal medya üzerinden -lüks yaşam, bol para gibi; suçu cazip gösteren içerikler yayınlıyorlar, kendileri adına şarkılar yazdırıp, klipler çekiyorlar..
Anadolu’nun ücra köşelerini “insan kaynağı” olarak kullanıyorlar, büyükşehirlerde kullanmak üzere köylerden bile 14 yaşında 15 yaşında tetikçi-torbacı topluyorlar, geleceğe dair umudu olmayan, kısa yoldan paraya – güce ulaşmak isteyen cahil cühela, bunların ağına takılıyor…
Maalesef; Özellikle Eğitimciler:
♥ Başarısız veya hata yapan çocuklara; hep özgüveni ve kusurunu yüzüne vuruyoruz.
Çünkü özgüven, hiç hata yapmamakla değil, hata yaptığında da ayakta kalabileceğini, devam edebileceğini bilmekle başlar
♥ Hiç hata yapmayan insanlar genellikle korkak olur çünkü risk almazlar, yeni şeyler denemezler, güvenli alanlarından çıkmazlar.
Oysa Tarihte örneklerini hatırlamak istemezler.
Edison’un söylediği gibi “Hata, bir başarısızlık değil, henüz öğrenilmemiş bir dersin işaretidir.”
İnsan o dersi her seferinde biraz daha iyi öğrenir, her tökezleyiş bir denge, her kırılma bir yeniden yapılanmadır.
Kısacası, insan hatasız büyümez.
Çünkü hatasızlık durağanlıktır.
Hareket etmeyen, sorgulamayan, denemeyen bir yaşamdır. Gerçek olgunluk, doğruyu hep bilmekte değil, yanlış yaptığında bile öğrenmeye açık kalabilmektedir. Bu yüzden insan ne kadar çok hata yaparsa, o kadar büyür çünkü her hata, bir öncekinden daha bilinçli bir adım atma fırsatıdır.
Oysa bizim Eğitim Sistemimiz de olduğu gibi ezberci ve yarış atı olmamalı…
Hayat bir yarış değil, bir deneme alanıdır.