Ne kadar çarpıcı bir durum bu aslında yaşadıkça ve yaş aldıkça daha fazla yer kaplamıyor mu hayatlarımız da…
Her uyandığımız sabah yeni bir güne işimize yarasın ya da yaramasın bir sürü bilgi edinmiyor muyuz?
Sürekli öğrenme içerisinde değil miyiz?
Kavramlar, davranışlar ve yaptırımlar. Sistem sürekli öğrenme güdüsü içerisinde olmamız için dürtmüyor mu?
Bu durum çağa ayak uydurmak için empoze edilmiyor mu?
Eğitim denildiği zaman ben de ilk çağrışım yapan kavram, KÜTÜPHANE olarak karşılık buluyordu. Günümüzde çok fazla rağbet edilmese bile hala çok önemli benim için..
Eğitmek de eğitilmekte somutluk isterken, günümüz koşullarında daha soyut hale getirilmedi mi?
Eğitilmek: Doğum anından başlayarak başkaları tarafından öğretilen olgular bütünü diye tanımlarım. (Öğrenci)
Eğitmek: Doğum anından başlayarak başkaları tarafından öğrendiğimiz bilgileri başkalarına aktarmak diyeceğim bu kelime için. (Öğretmen)
Bunu sadece öğrenci veya öğretmen üzerinden mi bakmalıyız?
-Öğretmen, çağı yakalayabiliyor mu? Oku, öğren, uygula, anlat, öğret… Kısır döngü dediğimiz şeyler bile değişime uğramışken neyi kanıtlamaya çalışıyoruz acaba çok merak ediyorum.
-Anne baba, çocuğuna tam ve yerinde eğitim verebiliyor mu?
Ne kadar pedagojik bilgiye sahipler ki çocuklarına yardımcı olabilsinler..
-Siyasiler, toplumu doğru bilgilendiriyor mu?
Siyasiler; yasakla, sansürle, yalanla, ben yaptım oldu ile nereye varmak istiyorlar..
Bence en önemlisi Hasan Ali Yücel’in yıllar önce yazdığı kitap ismi gibi “İyi İnsan İyi Vatandaş” önce bunu öğrenmeli ve öğretmeliyiz. Eğitim bu iki kavramdan başlayarak devam etmeli. Formül ve metinler ezberlenir unutulur tekrar edilir yeniden ezberlenir. Ama davranışlar asla ve asla unutulmaz. Bu kavramdan yoksun o kadar çok insan var ki… Çocukluktan itibaren eğitilip, öğretilip robotlara çevrilmiş yetişkinlikte bildiklerini uygular noktalara getirilip çok insanın canını yakan…
Akademik zekanın duygusal zekanın önüne geçtiği değerler eğitimlerinin azaldığı. Bence okullarda müfredat listeleri tekrar düzenlenmeli. Çalışma hayatlarında hizmet içi eğitim verilmeli bu konular halkında. Eğitimin hangi kademesinde yer aldığına bakılmaksızın zaten sürekli bir şeyler öğrenmiyor muyuz?
Eğitimin sadece ezber, test, sınav ve diplomadan ibaret olmadığını artık görmeliyiz.
Dört yıllık lise ve üniversite süresi bugünün dünyasında sizce de uzun değil mi?
Okula başlayan her öğrenciyi üniversite önüne yığmanın yanlışların en büyüğü olduğunun farkına ne zaman varacağız?
Seçim vaatlerinin havada uçuştuğu şu günlerde eğitime ya da gençliğe yönelik bir projeye rastlayanınız var mı?
Gençlerin, öğretmenlerin, velilerin ve diğer eğitim paydaşlarının isteklerini, hayallerini, beklentilerini dikkate alanını gördünüz mü, duyunuz mu, bu konuda mücadele verene şahit oldunuz mu?
Neler değişmeli?
Ders saatleri, okul süreleri, öğrenme yöntemleri, müfredat programları, okul, sınıf, kampüsler, roller, ölçme ve değerlendirme sistemi, yönlendirme ve en önemlisi de öğrenciye bakış açısı?..
Benden şimdilik bu kadar… Ne kadar soru sordum…
