Deniz ürünleri, bu günlerde çok pahalı ve yenmesi tehlikeli olduğunu söyleyenler çoğunlukta. Ekonomi olarak; dar gelirli işçi, memur, emekli her kesim bu dönemde zor durumda..
Hamsi, sardalye, istavrit gibi çok ucuz olan deniz ürünlerini bulamaz ve çok pahalı olduğu için alamaz durumdalar.. En basit balığın kilosu 50-60 TL oldu.
Her alanda talan olduğu gibi, denizi bile yağmaladılar.
Kulakları duymuyor, denizde doğalgaz bulduk diye seviniyorlar…
***
Denizlerin çöpçüsü, oksijen sağlayan, deniz çayırlarını temizleyen, deniz suyunu süzen pinaları temizleyen, filtre görevi gören, kirliliği yiyerek beslenen, bir tek DENİZ HIYARI günde 350 kilogram, yılda 120 ton kumu ağır metallerden arındırmasına rağmen DENİZ HIYARI’nı yok ettiler..
Genel olarak her yerde satılmayan deniz patlıcanı(DENİZ HIYARI )kilosu, 150 dolar… Yunanistan da avlanması kesinlikle yasak olmasının sebebi, su altındaki yaşamı ciddi bir şekilde etkileyecek olması ama bizde:
İşin ucunda para varsa ne olur sizce?
Kilosu pahalı, cezası ucuz olur.
Sayın hükümetimiz tarafından avlanmasına izin verildi.
Güya kota konuldu ama kim dinler kotayı, talan edildi.
Ce-ha-pe konuyu Meclis’e taşıdı, soru önergesi verildi. Akademisyenler yalvardı, yapmayın etmeyin, sivil toplum örgütleri yalvardı, lütfen bu yağmayı durdurun, aklı başında balıkçı kooperatifleri yalvardı, ekolojik denge bozuluyor, Didim, Çeşme, Bodrum, Datça, Ayvalık yalvardı, denizimiz kirleniyor, berraklığı bile yavaş yavaş kayboluyor, bu gidişle turizmi öldürürsünüz…
İktidar oralı bile olmadı.
Sonunda Marmara’da; Üreme döngüsü imha edildi.
2016’dan itibaren Kuzey Ege yağmalandı.
2020’den beri Güney Ege yağmalanıyor.
Göz göre göre yasal korumayla yok edildi.
Neredeyse bir tane bile deniz hıyarı bırakılmadı, hepsi toplandı.
İktidar umursamadı.
Marmara Denizi’nde şakır şakır kaçak avlama yapıldı, lütfen girin internete okuyun, Tekirdağ, Çanakkale, Erdek, Gemlik, Mudanya, Şarköy, Marmara Ereğlisi’nde adeta DENİZ HIYARI nesli kurutuldu. Şimdi Marmara, Deniz salyası (Müsilaj) kapladı. Denize girilmiyor. Balıklar ölüyor. Tüm deniz canlıları sadece bizde yok oluyor..
Ve hâlâ deniyor ki, yahu nereden çıktı bu deniz salyası?
DENİZ HIYARI
Deniz hıyarları, derisidikenlilerin Holothuroidea sınıfından omurgasız hayvanlar.
Vücutları, ağızla anüsten geçen eksen istikametinde uzamış olup, sosis veya hıyara benzer. Ağız ve anüs karşılıklı iki uca yerleşmiştir. Diğer derisidikenlilerden, kutuplar yönünden geçen eksenin uzamasıyla farklılaşmıştır. Bu uzama hayvanın yan yatmasına sebep olur. Ağız çevresinde çelenk şeklinde 10-30 kadar duyu, dokunma ve av yakalamaya yarayan tentaküller (dokungaçlar) vardır. Genellikle 3–27 cm boyundadırlar. 60 cm uzunlukta olanları da vardır. 900 kadar türü bilinmektedir.
Denizlerin kıyılara yakın sığ yerlerinde rastlanır. Ambulakral tüp ayaklarla yavaş hareket ederler. Tüp ayaklarını duyu organı olarak da kullanırlar. Tüp ayakları olmayan deniz hıyarları diplerde U şeklindeki oyuklarda yaşarlar. Solunumları vücut boşluğunda uzanan bir çift su akciğeri veya solunum ağacı denen organlarla sağlanır. Kendilerini yenileme özelliğine sahiptirler. Yumurtlayarak ürerler, erkek ve dişilerinin şekli birbirine çok benzer. Bazıları hermafrodit (çift cinsiyetli)dir. Tentakülleriyle yakaladıkları plankton ve çamurlardaki organik maddelerle beslenirler. Çeşitli renklerde veya cam gibi saydam olanları da vardır.
Doğu Asya ve Avusturalya; deniz hıyarlarını deniz suyunda pişirip, kurutur. Yeneceği zaman tatlı suda kaynatıp, özellikle çorbasını yaparlar.
Biz ne yaptık?..
