Home GÜNCEL ” Merkez sağın temsilcisi hala Demokrat Parti’dir “

” Merkez sağın temsilcisi hala Demokrat Parti’dir “

- Guncellenme Tarihi: 7 Kasım 2017 15:39
20 min read
” Merkez sağın temsilcisi hala Demokrat Parti’dir “ için yorumlar kapalı
0

Türkiye’de uzun bir dönem ağırlığını hissettiren, uzun yıllar merkez sağın temsilci olmuş Demokrat Parti’nin Osmangazi İlçe Başkanı Çağrı Kaplan, ülkesine katkılarda bulunmak adına çok genç yaşlarda siyasete atılmış ve dedelerinin yolundan giderek Demokrat Parti’yi seçmiş bir siyasetçi olarak Bursa halkına hizmet etmeye devam ediyor. Demokrat Parti’yi gençleştirmek ve kadın kollarına ağırlık vermek istediğini ifade eden Kaplan, özellikle tabana inerek siyaset yapmanın peşinde olduklarının altını çiziyor.

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz ?

1982 Bursa doğumluyum. İlkokul, Lise ve Üniversite eğitimimin hepsini Bursa’da tamamladım. İş hayatıma da Bursa’da başladım ve Mali Müşavirlik yapıyorum. Okulu bitirip iş hayatına atılınca ülkemize, şehrimize bazı borçlarımız olduğunu düşünerek siyasete atılmaya karar verdik. Babamızın, dedelerimizin izinden gittik ve Demokrat Parti’yi seçtik. İlk olarak Osmangazi ilçesinde gençlik kollarında görev aldım. Daha sonra il yönetiminde İl Başkan Yardımcısı oldum. Daha sonra ise bize bu görev layık görüldü ve Demokrat Parti Osmangazi İlçe Başkanı oldum.

Demokrat Parti Türkiye’de ağırlığını hissettirmiş bir parti. 2002 yılında ise çok az bir farkla barajı geçemedi. Demokrat Parti’nin büyümesi, fonksiyonlarını yeniden kazanması için neler yapmayı hedefliyorsunuz ? 

Bizim partimiz 15 yıldır meclis dışında olması sebebiyle bir yıpranma süreci geçirdi fakat kökümüz sağlam olduğu için bugün yine ayaktayız. Benim bu konuyla ilgili en çok yapmak istediğim partiyi gençleştirmek hem de kadın kollarına ağırlık vermektir. Bunun dışında kendi bölgemizde mahalle temsilcileri tespit ediyoruz. Bu da uzun süredir yapılmayan bir çalışmaydı. Faydalarını da görüyoruz. Tekrar tabana inerek siyaset yapmanın peşindeyiz. Bir de şöyle bir konu var. 2002 yılından beri iktidar aynı. Bizim partimiz çok partili yılların 48 yılında ya tek başına iktidar olmuş ya da iktidar ortağı olarak bu ülkenin yönetiminde söz sahibi olmuş bir partidir. Hatta bazen ben köylere, mahallere gerçekleştirmiş olduğum ziyaretlerde insanların sevgisine, özlemine 4 senedir bu partide bulunmama rağmen şaşırıyorum. Kırat deyince ağlayan büyüklerimizi görüyoruz. Gençlere bakıyorum ve sürekli bir çıkış yolu aradıklarını görüyorum.

Günümüzde siyaset siyah ile beyaz arasında gidip geliyor. 2002’den beri iktidar aynı fakat karşısındaki muhalefet de aynı. Bu durum hiç konuşulmuyor bu tamamen benim şahsi gözlemim. Halkın da artık muhalefetten sıkılma durumu söz konusu. Toplumsal olaylarda, sosyal bilimlerde doğru her zaman geridedir. Siyaset kurumu halk ile devletin arasındaki bağ ve halkın devlet ile ilgili sorunlarına çözüm arayan ise eğer, siyaset tarafları öncelikle kendi aralarındaki sorunları çözmelidir. Yoksa siyaset kurumu kitlenir. Bunun da çıkış yolu taraflara bakılmaksızın önergelere bakılmalıdır. Doğru bir şey ise destekleyelim, yanlış bir şey ise hep beraber karşı çıkalım. Bunun kriterleri de bellidir. Demokrasi, hukuk, sosyal adalet ve toplumumuzun geleneği, göreneği, örf ve adetidir.

Demokrat Parti olarak siz de adalet yürüyüşüne destek verdiniz ancak yürüyüşe PKK, HDP ve FETÖ yandaşlarının katıldığına yönelik görüntüler var. Bu da çok büyük tepkilere neden oldu. Yürüyüşün içinde yer almanızın nedenleri nelerdir ?

Eğer orada PKK’lı, FETÖ’cü biri var ise bunlar zaten ayıklanmalı ve yürüyüşteki polis tarafından alınmalıdır. Yürüyüşe neden destek verdiğimize gelecek olursak HSYK’ nın geçen gün yaptığı açıklamaya göre Türkiye’de hukuka, adalet sistemine olan güvensizlik oranı %70 civarında. Yani iktidara oy veren kişilerin büyük bir kısmı da adalet sistemine güvenmiyor. Adalet yürüyüşünde atılacak sloganlara baktığımızda da sloganların hepsi hak, hukuk ve adalet ile ilgili. Kesinlikle bunun dışında siyasi bir söylem yoktu. Ben adalet yürüyüşünün sebepleri ve ne anlam içerdiğini düşünmemiz gerek diye düşünüyorum.

15 Temmuz’a çok yakın bir tarihte yürüyüşün sonlandırılması aslında kafalarda soru işaretlerine yol açtı. Bu konuda neler söylemek istersiniz ?

Bu soruyla biraz 15 Temmuz gecesine de değinmek isterim. Biz 15 Temmuz’da da bu hain darbe girişimini karşı parti olarak tepkimizi verdik. Orada da biz seçilmiş hükümetin ve devletimizin yanında durduk. Demokrasi inancı bunu gerektiriyor.

Bildiğiniz üzere 15 Temmuz’un yıldönümüne sayılı günler kaldı. Sizce 1 sene içerisinde FETÖ operasyonları ile ilgili nasıl bir gelişme kaydedildi ve konuyla ilgili daha neler yapılmalı ?

Hali hazırda olağanüstü hal devam ediyor.  Belirli sayıda da görevden uzaklaştırmalar ve mahkemeler de devam ediyor. Bizler de açıkçası bunun cevabını sizler gibi merak ediyoruz. Bu olayın bir daha yaşanmasını istemiyorsak öncelikle nedenlerini araştırmalı ve sonuçlarından ders çıkarmalıyız. Bu kadar vatan haininin devlet kurumlarına nasıl sızdığını araştırmalıyız. Aynı zamanda devlet kurumlarına belli bir zümreye ait olduğu için alım yapılmasın, o göreve layık olan kişi gelsin. O gece bir yıkım oluştu ama aynı zamanda bir yaratıcı kısım da oluştu. O da nedir, muhalefet, iktidar, meclis içi, meclis dışı tüm millet bir oldu, kucaklaştı ve 17 senedir belki de ilk defa birlik oluşturduk. Bu birlik devam etsin isterdik ama bu yürüyüş gibi olaylar yine ayrışmalara neden oldu. Türk milleti çok badireler atlattı bu zamana kadar, bunun da üstesinden gelecektir.

Adalet yürüyüşünde CHP’nin yanında yer aldınız. Hükümetin doğru bulduğunuz yanları yok mu varsa nelerdir ?

Biz 15 Temmuz gecesinde burada Ak Parti İl Teşkilatıyla koordineli hareket ettik. Orada da bizim dostlarımız, arkadaşlarımız var. Taraflık üzerinden değil prensipler üzerinden gidersek ülkede adalet ihtiyacını karşılamaya çalışırız. Biz partiler üzerinden değil, prensipler ve ilkeler üzerinden siyaset yapmaya çalışıyoruz.

Suriyeliler hakkında ne düşünüyorsunuz ?

Suriyeliler ülkelerinde çok büyük bir zulümden kaçarak buraya geldiler. Osmanlı döneminden beri Suriye bizim kardeş ülkemiz ancak kontrolsüz bir şekilde serbest bırakılmaları bazı toplumsal problemlerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Bu da çok doğal, onlar bizim düzenimize çok hakim değil, biz de onları düzenine hakim değiliz. Mudanya’daki insanların şikayetlerini de görmezden gelemeyiz. Halk arasında yaşanan bu münakaşalar bizleri de çok üzüyor. İnsanlarımız çok da fazla tepki vermemeye çalışıyorlar ama devletin buna bir çözüm bulması gerekiyor. Benim fikrim sınıra yakın bir bölgede ikamet edebilecekleri bir alan oluşturulmasıydı. Burada kontrolsüz bir şekilde dolaşmaları hem bizim için hem onlar için sıkıntı yaratacaktır. Devletimizin Suriyeli kardeşlerimize yardımı da var fakat bu yardımın hem yerini bulmadığını düşünüyorum hem ekonomik olarak da bize büyük bir külfeti söz konusu.

Referandum ve Adalet yürüyüşünde MHP’nin tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz ?

Bizim genel başkanımız şöyle bir sözü vardır, ‘ Bizim muhalefeti muhalefet etmek gibi bir  görevimiz yok ‘. Fakat MHP’ye baktığımızda onların da kendi içerisinde siyah beyaz olduklarını görüyoruz. Sürekli kongreler, görevden alımlar var. Referandum sürecinden saha çalışması yaparken çok koyu ‘evet’ taraftarı MHP’li gördüğümüz gibi, çok fazla ‘hayır’ taraftarı olan MHP’li de gördük. İktidar 15 senedir aynı olduğu gibi muhalefet de 15 senedir aynı. İlk defa bir sistem değişikliği ile 2019’da bir seçime gidiyoruz. Muhalefet de kendi içerisinde yeni bir oluşum, yapılanma ve iç kongre süreçleri yaşayacaktır. MHP’nin de bildiğim kadarıyla 2018 yılında bir kongresi var.

Demokrat Parti merkez sağın temsilcisi durumunda. Ak Parti sizce bu vizyonu Demokrat Parti’den aldı mı ?

Bugün de merkez sağın temsilcisi tabi ki biziz. Merkez sağın Türkiye’ye kazandırdıkları çok fazladır. 48 yıl iktidarda bulunmuş, Aroma, Çimento Fabrikası, Yüksek İhtisas Hastanesi, Şevket Yılmaz Hastanesi, Uludağ Üniversitesi, Göçmen Konutları, Nilüfer ve Doğancı Barajı gibi projeleri bu şehre katmıştır. Bizim misyonumuz hizmettir. Halka hizmet Hakk’a hizmet düşüncesiyle hareket etmekteyiz.

Demokrat Parti’nin 2019’daki seçim iddiası nedir ?

Bir partinin iktidar olmak gibi bir iddiası yoksa zaten siyaset yapmasının bir anlamı yoktur. Bu ülkenin Demokrat Parti misyonuna ihtiyacı olduğunu düşündüğümüz için 2019 yılında da iktidara adayız.

Bursa’nın trafiğine sizce çözüm ne olmalı ?

Bu sorunun şehir planlamasında yapılabilecek tek çözümü şehir merkezini yaymaktır. Tek bir merkezde 3 buçuk milyon nüfuslu bir şehri taşımamız mümkün değil. Kamu kurumlarının şehrin farklı bölgelerine taşıma çalışmaları başladı. Büyük şehir olmanın getirdiği sıkıntılar sebebiyle şehir merkezini yaymak zorundayız.

Bursa’da Kentsel Dönüşümü nasıl değerlendiriyorsunuz ?

Türkiye olarak bir deprem gerçeğimiz var. Bursa’da mühendisler tarafından depreme karşı güvenli ve güvensiz bölgeler tespit edilmiş durumda. Depremden kaçışımız olmadığı için yaşadığımız ortamları depreme dayanıklı hale getirmekten başka alacağımız hiçbir önlem yok maalesef. Yeni binalar yapılsın fakat ben Bursa’da 20 katlı binaları uygun görmüyorum. Birçok mühendis ve müteahhit arkadaşımla konuştum ve hiçbiri Bursa’da 5 kattan fazlasını uygun görmüyor. Özel sektör bu işe giriyorsa tabi ki onların da kazanç sağlaması gerekiyor. Fakat kar elde edilecekken depremi de göz önünde bulundurmalılar.

Son olarak neler söylemek istersiniz ?

Bizim partimiz 30 senedir Haşim İşcan’da. Herkesi bir çayımızı içmeye bekleriz. Yerel basında sizler gibi dostlarımız vasıtasıyla sesimizi duyurabiliyoruz. Her zaman kapılarımız halkımıza açık. Biz de halkımızın ayağına  her ihtiyacında gitmeye çalışıyoruz. Bursa hem iş hayatı hem doğal güzellikleriyle yaşanabilecek çok güzel bir şehir. Bizim on dakika sonra dağımız, on dakika sonra denizimiz var. Bursa’nın kıymetini bilelim. Hepimiz Bursa’mız, ülkemiz için çalışıyoruz. Sizlere de çok teşekkür ederim.

 

Load More Related Articles
Load More By admin
Load More In GÜNCEL
Comments are closed.

Benzer Haberler

Milli Takımın Yarısı İnegöl’den

Türkiye Oryantiring Şampiyonasında 81 kulüpten 1250 sporcuya karşı mücadele ederek yarışma…