
Beyin, işleyişini sistematik bir şekilde yerine getirmesi için 5 ana lobdan oluşmaktadır. Bu lobların her birinin farklı görev ve işlevleri vardır. Beyin işini yapar…
Ama gelir adaletsizliği dalga dalga yayılırken, savaş, çatışma ve yokluklarla birlikte artan kontrolsüz göç, uyum politikalarındaki eksikliklerle birlikte toplumsal kırılganlıkları artırıyor..
Günümüzde çalışmanın, çabalamanın sonucu görmek; ‘bir araba, bir ev almak ve rahat bir emeklilik yaşamak’ için tüm vatandaşların tek düşüncesi değil mi?
Maalesef; durup nefes almaya fırsat bırakmayan bir çağdayız. Herkesin koşturduğu, boşluğun yadırgandığı, durmanın bile açıklama gerektirdiği bu düzende insan durmadan verimli olmaya zorlanıyor.
♥ Ne kadar çalışırsan o kadar değerli olduğuna inanıyorsun.
♥ Yetmiyor, dinlendiğinde bile suçluluk duyuyorsun.
Çünkü zihnin “boş durmak” ile “başarısız olmak” arasında bir bağ kurmuş bu yüzden içinizdeki ses seni yiyip bitiriyor. Üretkenlik sanki bir meziyet değil, insanın varlık sebebiymiş gibi sunuluyor. Böyle bir atmosferde sıkılmak bile lüks görülüyor.
Keşke Enflasyon; pek çok ülkede olduğu gibi yüzde 1 veya 2 seviyesinde kalsa;
VEYA
Meclis lokantasında;
Mevsim salata: 24 TL.
Brokoli çorba: 12 TL.
- Paşa köfte: 66 TL.
Izgara köfte: 160 TL:
Kuzu incik: 72 TL.
Terbiyeli şiş: 175 TL.
Antalya piyazı: 20 TL.
Günün tatlısı: 20 TL.
“Ucuz yemek” olsa…
KEŞKE:
“Geçinemiyoruz!”
“Her şey ateş pahası!”
“Bu parayla gelin de siz yaşayın yaşayabiliyorsanız!”
Gibi ülkede çığlıklar yükselmiyor OLSA!
Ancak bu kadar basit bir gerçek bile; ‘Nefes Alan Sistematik Beyin‘ in hoşuna gitmiyor.

Çünkü modern düzen, insanın ‘yokluk, yoksulluk ve eşitsizlikle’ barışmasını istemiyor.
Sürekli bir şeyler yap, sürekli meşgul ol, sürekli koştur, sürekli üret ve tüket mesajı her yerden zihnimize sızıyor.
Bunun üstesinden gelmek için büyük formüllere gerek yok.
Aklını kullanarak; sosyal medyayı çok iyi irdeleyerek, telefonu bir süre görmezden gelmek ve hız yarışından bir şekilde çıkmak, çekilmek bile insanı bu zincirden bir nebze Beynin nefes almasına yeter.
