Yoksullaşmaya devam….
Bir türlü durdurulamayan fiyat artışları karşısında ezilen halkın yükünü daha da arttıracak ağır, dalga dalga vergiler geliyor.
Her şeye ağır zamlar, vergiler geliyor.
İnsanlarımızı daha büyük güçlüklerin içine itecek vergilerden son ikisi “Emlak Vergileri” ve “Değerli Konut Vergisi”
Şu anda bunun acısı pek hissedilmiyor ama birkaç ay sonra herkes feryat etmeye başlayacak.
2026’da bu vergilerin, akıl ve insaf dışı oranlarda arttırılması gündemde!
86 milyonluk Türkiye’de, rahat ve keyfince yaşayan sadece 2 milyon 100 bin kişi var…
Bunların geçim derdi, para sıkıntısı yok…
Tüm bankalarda toplam 19 trilyon para var…
Bu paraların yaklaşık yüzde 78’i 2 milyon 100 bin kişinin hesabında…
Paraların kalan yüzde 22’sini de 82 milyon kişi paylaşıyor…
Orta gelirli dediğimizin hesaplarında 50 bin, 100 bin, 150 bin lira var.
Vatandaşların kredi ve kredi kartı borçlarının toplamı 4 trilyon 500 milyar liraya dayanmış bulunuyor.
Bu borçlar nasıl ödenecek?..
“Millet vergi kölesi olmuş!”
Bu sözler, Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Mühip Kanko’ya ait.
“Bu ülkeyi yönetenler artık sadece ekonomiyi değil, devletin kendisini de iflasa sürüklemiştir. Saray rejiminin lüks ve israf sevdası, kamu maliyesini içinden çıkılmaz bir krize soktu!” diyen Mühip Kanko şu çarpıcı tabloyu ortaya koydu:
– 2025’in ilk 6 ayında toplam borçlanma 980 milyar liraya ulaştı.
– Yıl sonuna kadar bu rakamın 2 trilyon lirayı aşması bekleniyor.
– Faiz ve kur farkı ödemeleriyle bu borç yükü daha da katlanacak.
– Her ay borç, her gün faiz, her dakika halkın sırtına yük biniyor.
– Devlet, gelirlerinin çok üstünde harcama yapıyor. Aradaki açık, halkın geleceği ipotek edilerek borçla, yüksek faizle kapatılıyor.
– Devlet borç fabrikası, millet vergi kölesi oldu.
– Gelecek nesillerin sırtına yüklenen borçlar, sadece ekonomik kriz değil, aynı zamanda ahlâkî ve siyasi bir iflastır.
– Borçla ayakta duran bir iktidarın, halkı ayakta tutacak gücü kalmaz!
– Bu gidiş iyi değildir. Bu düzen artık sürdürülemez hale gelmiştir!” derken her alanda çürüme de başlamış.
Eskiden markette, pazarda, ustada, nakliyede kabaca bir tarifemiz olurdu.
Maalesef; fiyatlar mantıklı bir çizgide artmıyor.
Sebep, ekonomi yönetiminin, para politikasının, kur istikrarının, maliyet zincirinin darmadağın olması.
Diploma skandalları ve eğitimde çürüme…
Bu yetmezmiş gibi; siyasette de çürüme başladı. Kurumsal. Siyasi gelişmenin kurumsal gelişme olarak ele alındığı çerçevede, siyasi çürüme, kurumların toplumsal veya ekonomik değişiklikler nedeniyle gereksiz hale geldiğinde değişim veya uyum göstermemesi durumunda ortaya çıkar.
Halkın oyuyla gelen, ancak halka ihanet etmeyen belediye başkanlarıyla siyaset iyice çirkinleşti!
İktidar, seçimde kaybettiği belediyelerden 55 kişiyi geri aldı…
Nasıl mı?
Bunların bir kısmı, iktidarın nimetlerinden faydalanmak, bir kısmı da Topuklu Efe gibi…
Korku, şantaj vb. durumlardan.
