
Son yılların en sıcak günlerini yaşarken, orman yangınlarıyla acı tabloyu hepimiz içimizde yaşıyoruz!
Hepimiz izliyor, okuyor ve sosyal medyayı takip ediyoruz!
“Denge” hissedilecek şekilde bozuldu!
Denge; hayatın her alanında bozulmuş durumda…
Gıdada, Adalette, eğitimde, sağlıkta, ekonomide…
Geçen gün bir anne; “ 2.5 yaşındaki oğlum marketin önünden geçerken kiraz görüp istedi. Ama alamadım.” Diyor…
Çocuk; üzerine iliştirilmiş beyaz kağıtta yazan rakamı ne bilsin…
O saf, temiz, filtresiz çocuk; yalnızca isteklerinin, arzularının peşinde.
O kıpkırmızı kirazların üzerindeki beyaz kağıdın ağırlığını anne-babalar biliyor sadece.
Zira kilosu 600-700 liraydı o kirazın.
Halbuki Türkiye, dünyanın en büyük kiraz üreticilerinden biri.
İzmir, Manisa, Konya, Bursa, Afyonkarahisar, Isparta, Amasya…
0900 Ziraat, Davraz, Napolyon, Early Burlat, Turfanda, Van…
Yetiştirilen alan bol, çeşit çok.
Kirazlarımızı tüm dünyaya ihraç ediyoruz.
Yani bir “Kiraz Ülkesi” Türkiye…
Şimdi kendi çocuklarına kirazı çok gören bir ülke oldu.
Türkiye “kiraz alamayanların ülkesi” ne döndü.
Tarlada emeğinin karşılığını alamayan çiftçi…
Ürünü yetiştiren eller…
Arada zincirin en kalın halkası olan aracılar…
Ve sonunda bir avuç kirazı çocuklarının önüne koyarken bile tereddüt eden anne-babalar…
Tarlada bereketin, sofrada umudun kalmadığı bir tablo bu…
Türkiye kirazda ihracat şampiyonu belki…
Ama kendi çocuklarının tabaklarında o meyve eksikse, alamıyorsa, bu utancın şampiyonluğu değil mi?
Denge yalnızca sofrada değil, vergide, maaşlarda, turizmde, eğitimde, adalet terazisinde de bozulmuş durumda.
► Asgari ücret “Yavru Vatan” dediğimiz Kıbrıs’ta bile Anavatan’daki asgari ücretin iki katından fazla: 44 bin 546 lira… Vergileriyle bu rakam 51 bin 202 lira oluyor.
► Yargıtay kararı emekli maaşına bankalarca bloke konulmasını yasalaştırdı. 70’li 80’li yaşlarında çalışmak zorunda kalan, torununa bayram harçlığı dahi veremeyen, banka promosyonu kovalayan emekliye ‘Yaşama’ demek değil de nedir bu?
► “Dünyanın en güzel şehri İstanbul Boğazını” kendi yatıyla; İstanbul’un tarihi yalılarını, erguvanlarını seyrederek, elinizde çayınız, kahveniz şahane bir yolculuk yapıyor olsanız çok güzel olmaz mı?
Hepimizin büyürken duyduğu bir söz vardır: Anne-baba olunca anlarsın.
Çocuğunun önüne koyamadığın o kirazın ağırlığını mesela; anne olunca anlıyor insan.
Gözünden sakındığın, saçının teline zarar gelmesin diye büyüttüğün çocuğuna bir şeylerin dokunduğunda…
Zengin daha zenginleşince, fakir daha da zor duruma düşünce: Kirazında dengeyi bozmasıyla, “Anne-Baba” olmak dünyanın en güzel ama en zor işi…