
“Ülkemizde Demokratik normların, hukukun ötesinde konumlanıyor.
Lakin bu tahayyül, toplumun geniş kesimlerinde bir karşılık bulamıyor. Karşılık bulamayınca demokratik alan daha çok daralıyor. Bu daralma otoriterleşmeye dönüşüyor ama otoriter bile olsa istikrarlı bir düzen kurulamıyor. Böyle bir çıkmaz içindeyiz.”(alıntı)
Bu yüzden “biz devrim yaptık, yeni bir Türkiye kurduk” diyenlere, ancak fantezilerine duyduğumuz saygı kadar kredi verebiliriz.
***
Dünya değişiyor.
Çok karmaşık bir tablo ile karşı karşıya olduğumuzu unutmayalım:
Trump; ticaret savaşlarını ateşledi.
Önce zengin Arap şehleriyle antlaşmalar yaptı. Trump yönetimi, büyük, kalıcı ve çok taraflı ittifaklara dayanan geleneksel dış politika anlayışının yerine, kısa vadeli, esnek ve ikili ilişkiler temelinde yürüyen bir iş birliği modelini benimsiyor. Bu model, bir neo-merkantalist (ihracatı teşvik eden, ithalatı caydıran, sermaye hareketini kontrol eden ve para birimi kararlarını merkezi bir hükümetin elinde toplayan )dış ticaret anlayışıyla da birleşiyor: korumacılık, ticaret savaşları, stratejik sektörlerde bir tür millileştirme talepleri ve uluslararası ticaretin jeopolitik araç olarak kullanılması bu yaklaşımın öne çıkan unsurları.
Arkasından Suriye’nin fiili lideri konumundaki Farouk al-Şaraa ile buluşması oldu.
Bu görüşme, özellikle İsrail Başbakanı Netanyahu’yu son derece rahatsız etti.
Arkasında ne var ne yok bekleyip göreceğiz.
Dijitalleşme, yapay zekâ, biyoteknoloji, enerji dönüşümleri gibi alanlarda yaşanan bu devrimsel gelişmeler, hem ulus-devlet sisteminin sınırlarını zorluyor hem de yeni türden iktidar ve egemenlik biçimlerini gündeme getiriyor.
Bu durumda siz içeride ne kadar çok ‘YASAK’ getirirseniz getiriniz, zorlanırsınız.
Sosyal medya her allana açık görünüyor.
NEDEN Mİ?
Getirdiğiniz her YASAK:
BİR: Okuma, izleme ve takip oranlarını artırır.
İKİ: Bu refleksle tüm paylaşımları çoğaltır.
ÜÇ: Türkiye’de adaletsizlikler genellikle çok sesle başlar ama hep sessizlikle biter.
DÖRT: Uyuyan toplum uyanır!
Yeni Türkiye: Bu refleks eğrisini nasıl tanımlar bilemem.
Siyasi yasaklar, belki kamusal hafızadan silinmeye dönük bir strateji olduğu aşikardır.
Yüksek enflasyon, yüksek işsizlik; Milletin sıkıntısını gittikçe büyümekte…
Eski belediyeler sütten çıkmış ak kaşık sanki; yolsuzlukları örterek, yeni operasyon ve tutuklamaları o kadar abarttılar ki, inandırıcılığı kalmadı!
‘YASAK’ beğenisine düşen bir paylaşım, yarın hepimize dönen bir sessizlik olabilir.