
Paslı kafalara şunu hatırlatalım!
Deprem Allah’ın takdiri, gazabı ve imtihanı değil.
Bu yeryüzü hareketidir.
Tektonik hareketlerin ve kırılmaların bir nedenidir.
Maraş depreminden sonra; İstanbul’da yaşadığımız 6.2 büyüklüğündeki deprem, bilimsel gerçeklerle hepimizi sarsa sarsa bir kez daha yüzleştirdi.
Afetlerden adalete, enflasyondan sağlığımıza kadar, toplumsal ve kişisel, tüm sorunlarımızda, tedaviden daha çok, teşhis önemlidir.
2002’de 76 üniversitede, 23 jeoloji mühendisliği vardı.
Siyaset kurumu sorumluluk almadığı için jeoloji ve jeofizik mühendislikleri eğitimi boşaldı. Jeolojilerin 12’si, jeofiziklerin 3’ü derken, depremle doğrudan ilgili 15 bölüm tek imzayla kapatıldı.
Üniversite sayısı 208’e çıksa da ensemizde deprem gerçekliğiyle yaşamaya çalıştığımız Türkiye’de, jeofizik mühendisi yetiştiren 4 ve jeoloji mühendisi yetiştiren 11 üniversite kaldı. Onlar da öğrenci bulamıyor.
İTÜ, Ankara, Cerrahpaşa ve Dokuz Eylül üniversitelerindeki jeofizik mühendisliği bölümleri 2024 YKS için toplam 91 öğrenci kontenjanı açabildi.
İktidar, dindar nesil yetiştirme sevdasıyla 23 yıldır anaokulundan üniversiteye eğitimde bilimsellikten uzaklaşmakta beis görmedi.
YÖK neyse ki; 112’si ilahiyat, 54’ü İslami ilimler, öteki dünyamızı sağlama almak için dini eğitim veren 166 fakülteyi sıkı sıkıya koruyor.
Depremlere ‘Allah’ın takdiri’ bakış açısı, bir türlü İslam’ın emrettiği ‘Önce tedbir, sonra tevekkül’ noktasına gelemedi.
Asırlık Türk boyları ve Osmanlı; binaları sert ve depreme dayanıklı yerlere yapmışlar.
Verimli topraklara bina yapmaktan kaçmışlar!
İçinde yaşadığımız Bursa; 1900’lü yıllarda da bile yapıların nerelere yapıldığını arşivlere bakmaları önemlidir!
Son zamanlar da biz, ne yaptık?
- ”Verimli tarlanın ortasına binalar diktik, tarım alanlarını şehir merkezi yaptık.”
Bilimsel gerçekleri anlatan bilim insanlarını dinlemedik, uyarılarına kulak vermedik, hoşumuza gitmese bile ciddiye almadık, söylediklerini yaparsak, muhtemelen yaşarız.
Yok eğer, bilimin yerine siyaseti koyarsak, bilim insanlarının teşhisleri yerine, rantçı –talancı – yağmacı – yalancı politikacıların tedavilerini uygularsak, kendimizi gayet mutlu ve güvende hissedebilir miyiz?