CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Kadınlara giyim kuşamını siyasetin tekelinden çıkartıyoruz. Bu hakkı yasal güvenceye alacağız” sözlerine AK Parti ve MHP’nin ardından CHP Osmangazi ve Büyükşehir Belediyesi Meclis üyesi Ercan Korkmaz da sesini yükseltti.
‘Ülkemizde başörtüsüne kimse karşı değildir’ diyen Ercan Korkmaz, sosyal medya hesabı aracılığıyla Kılıçdaroğlu’na ‘Ben bu kez yanında değilim’ mesajını verdi.
CHP’li Korkmaz, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun CB sürecindeki olduğu süreçteki hataların yeniden tekrarlandığını söyledi. Kılıçdaroğlu’nun bu tarz söylemlerinin partisinde bir geriye gidiş yarattığını öne süren Ercan Korkmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘İkinci yüzyıla çağrı beyannamesi yazan bugünkü CHP’nin, kuruluş ve kurtuluşun partisi CHP’nin birinci yüzyıl kazanımlarından yasal düzenlemeyle vazgeçmesi, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun CB sürecindeki olduğu süreçteki hataları hala tekrarlamasının izahı olamaz.
Ülkemizin kanayan yarası başörtüsüne yasal güvenceden önce; hukukun üstünlüğünün, güçler ayrılığının kaybolması, TBMM’nin işlerliğinin yok olması, parti devleti, gelir dağılımındaki adaletsizlik, açlık, yoksulluk, bilim, sanat ve sporda dibe vuruş, toplumsal kutuplaşma, liyakat, kırmızı çizgilerin bir bir yok olmasıdır.
Rejim değişikliğine, mühürsüz oylara, cumhuriyetin kazanımlarının bir bir kaybedilmesine karşı yüreklice karşı duramayanların bu konuda yürekli olmalarına şaşırmamak lazım.
Geriye gidiş asla kabul edilemez.’
CHP Osmangazi ve Büyükşehir Belediyesi Meclis üyesi Ercan Korkmaz’ın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözlerine karşılık yaptığı paylaşımın tam metni ise şöyle:
‘Değerli dostlar,
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla, devletin ulusal egemenlik temeline dayandırılması, ülkede çağdaş uygar yaşam biçiminin yerleştirilmesi doğrultusunda hukuk devriminin ve laik hukukun simgesi olarak 96 yıl önce Türk Medeni Kanunu kabul edilmişti.
Bu kanun aynı zamanda kadın haklarının güvencesi olan tek eşlilik, evlilik yaşı, resmi nikâh, boşanmada eşit haklar, kız ve erkek çocuklara eşit miras hakkı ile birçok yenilikler getirdi.
Aradan geçen yıllar, modern toplum yaşamındaki ilerlemelere rağmen bugün Medeni Kanun’un resmi evlilik kuralının göz ardı edildiğini, “imam nikâhı” adı altında kadınların aile hukukundan doğan haklarını kullanamamalarına ve evlilik yaşı kuralının ihlal edilmesine yol açıldığını, her yönüyle toplumun kanayan yarası olan çocuk yaşta gelin sorununun devam etmekte olduğunu; müftülere resmi nikâh kıyma yetkisi verilmesi ile laiklik ilkesinin yok sayıldığını görüyoruz.
Ülkeyi yöneten siyasetçi ve onların koruması altındaki bir kısım kişi ve odakların kadınlar konusunda söyledikleri ve yapmak istedikleri ve son günlerde İran’ın yaşadıkları ortadayken, cumhuriyet ve kazanımlarına her türlü kaygılardan uzak bir şekilde yüreklice sahip çıkmalıyız.
Hal böyle iken dün altılı masa toplantısının ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu gece attğı tweetle, iktidar olduğumuzda devletin atacağı adımları şimdiden anlatmaya çalışmak ve helalleşme adına ülkede baş örtüsü sorun olmaktan çıkmışken, oy kaybı yaratacak olsa bile ucu nereye varacaksa varsın, cesaret, cüret, gönül ve gözüpeklik söylemleriyle baş örtüsü konusunda yasa teklifi vereceklerini söyledi.
Bu önerisinin geçen haftaki ‘Yanımda mısınız?’ çağrısına destek veren vekillerce fakatsız , amasız, eksiksiz ve yüreklice destekleneceğini belirterek, Türkiye’nin yaralarını bir bir kapatmak adına zor olan bu yolda yol arkadaşlarının yanında olduğunu, cesur olacaklarını belirterek halkımızın da yanında olmaya çağırmıştır.
Ülkemizde başörtüsünden ziyade türbanın siyasi bir sorun haline gelmesi ve arkasındaki saikler herkesçe yakından bilinmektedir. Ülkemizde başörtüsüne de kimse karşı değildir.
İkinci yüzyıla çağrı beyannamesi yazan bugünkü CHP’nin, kuruluş ve kurtuluşun partisi CHP’nin birinci yüzyıl kazanımlarından yasal düzenlemeyle vazgeçmesi, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun CB sürecindeki olduğu süreçteki hataları hala tekrarlamasının izahı olamaz.
Ülkemizin kanayan yarası başörtüsüne yasal güvenceden önce; hukukun üstünlüğünün, güçler ayrılığının kaybolması, TBMM’nin işlerliğinin yok olması, parti devleti, gelir dağılımındaki adaletsizlik, açlık, yoksulluk, bilim, sanat ve sporda dibe vuruş, toplumsal kutuplaşma, liyakat, kırmızı çizgilerin bir bir yok olmasıdır.
Rejim değişikliğine, mühürsüz oylara, cumhuriyetin kazanımlarının bir bir kaybedilmesine karşı yüreklice karşı duramayanların bu konuda yürekli olmalarına şaşırmamak lazım.
Geriye gidiş asla kabul edilemez.
Bu yasa teklifine Anayasa, tüzük ve yönetmeliklere rağmen siyasi ikbal ve yeniden seçilebilmek adına fakatsız, amasız imza koyacak milletvekillerini tarih mutlaka layıkıyla yazacaktır.
Bu ülkeye ne 450 km yürümekle adalet geldi ne de Medeni Kanun’un kabul yıldönümünde verilmek istenen yasa teklifiyle çözüm gelecek!
Bunun adı helalleşme değil Medeni Kanun’un kabul yıldönümünde hesaplaşma olur ancak.
Ben bu kez yanında değilim…’
