Seyirci olmak ve seyirci olarak para kazanmak kulağa hoş geliyor değil mi?
Ücretli konuk olup para kazanabileceğiniz daha önce aklınıza gelmiş miydi?
‘Müge Anlı ile Tatlı Sert’ programında ücretli seyirci olmak için ne yapmak gerekli diye düşünüyorsunuz? Bu programa ücretli konuk olarak başvurmak için yapmanız gereken şey, ATV izleyici temsilcisini bulup ona ulaşmak. İzleyici temsilcisinin iletişim bilgilerine, ATV’nin kendi sitesine girerek oradan ulaşabilirsiniz.
Veya;
TV8 Seyircili Programlara Başvurmak
‘O Ses Türkiye’ Yarışması için de seyirci almakta fakat ücretsiz olarak seyirci başvurusu kabul etmektedir. Yemek, yol ücreti bedava..
Bazı TV programları ise genel başvuru almaktadır. Özel bir programa katılma isteği iletemiyorsunuz maalesef ki. Başvuru sonucunda hangi programda seyirci eksikliği varsa o programdan çağırılabilirsiniz.
***
Asya, Avrupa ve ABD için veya yaşanan ağır ekonomik sıkıntı varken; ‘Siz gelin, bizi izlemeye devam edin.’ Söylenildiği gibi gerçekten bizde ki muhalefet seyirci mi?
Yaşanan o kadar çok iç ve dış politika riskleri var ki..
Dış politika da siyasi ve iktisadi riskler çok yerinde yönetiliyor mu?
Mesela ABD ve Avrupa..
-Yönetilmesi gereken birinci siyasi risk, Türkiye’yi parçalama arzuları..
Fransızlar ve bilhassa Amerikalılar 1800’lü yıllardan beri Osmanlı İmparatorluğu içindeki Ermeni ve Kürtlerin, Türklerden ayrılması için çalışmıştır. Bu uğraşları, Ermeni Tehciri gibi bir faciaya sebep olmuştur. Ülkemizde maalesef Ermeni kalmadığı için bu risk gündemden kalkmıştır. Ancak uzun süredir PKK denilen bir terörist örgüt özellikle Amerikalılar tarafından Türkiye Cumhuriyeti’ne bela olsun diye beslenmektedir.
-İkinci siyasi risk, Kıbrıs’ta Türk varlığını sürdürmektir. Yunanistan ile yaşanan gerginlik bunun bir parçasıdır.
-Üçüncü risk ise Türk toplumu içindeki “laik-dindar” fay hattına kama sokarak darbeyle başa gelmeye çalışmış FETÖ’nün veya türevi bir örgütünün dirilmesidir.
ASYA
Orta Asya da Atalarımız; susuzluktan ağzı, dili kurumuşken, mümbit topraklara kavuşmak için önce doğuya yönelmiştir. Ancak Çinliler duvar (Çin Seddi) inşa ederek bunu engellemiştir. Bunun üzerine onlar da Batı’ya gitmeye karar vermiştir. Bu uzun yürüyüş Viyana kapılarında son bulmuştur. Batı ile tanışan hatta onunla melezleşen Osmanlı Türkleri, gelişme, duraklama ve hatta gerileme dönemlerinde bile hep Batı ile birlikte olmak istemiştir. Ancak Batı (ABD, AB ve NATO diye okuyun) fırsat buldukça Türkleri pataklamaktan da geri durmamıştır.
Özünde bir “Çin-Rus” ortak yapımı olan Şangay Kulübü’ne girmeyi düşünmek, ne kadar doğru?
Batı, Şangay hamlesini bir şaka olarak değerlendirebilir. Türkler bizden ayrılamaz der ve sert bir mukabelede bulunmaz.
Batı’nın attığı kazıkları az çok biliyoruz. Ama Doğu’nun atabileceği kazıklar hakkında pek bir fikrimiz yok. Yani “tehlikenin farkında mıyız”?
Şangay işi ciddiyse, muhtemel tehlikeleri şimdiden tanımlayıp “Doğu ile çalışmanın risklerini yönetme” modelini tasarlamamız gerekir.
Ülke olarak; yan gelip yatma, seyirci olma durumunda değiliz. Özellikle dış politikada, tüm siyasilerin beraber olma, karar vermede ortak akıl ortaya koymalıyız!
