Home GÜNCEL Araştırmadan, Bilmeden Yaşamak!

Araştırmadan, Bilmeden Yaşamak!

- Guncellenme Tarihi: 1 Ağustos 2022 17:14
7 min read
Araştırmadan, Bilmeden Yaşamak! için yorumlar kapalı
0

İnşallah, umarım, kısmetse türünden lafları bazen dinlemezdim.

Aldığım yaşlara ve edindiğim tüm deneyimlere rağmen şu günlerde fark ettim ki, daha yeni yeni öğrenebildim kaderimi sevmeyi.

Bilirsiniz; Oscar Wilde’ın güzel bir sözü vardır; “İnsanların yüzde 90’ı yaşamazlar, sadece vardırlar” der. Yani sadece yüzde onu okur, araştırır, bilerek konuşur ve yaşar..

Son zamanlarda ben de öyle düşünmeye başladım. Çünkü; insan oğlu yaşadığı ülkenin çoğunluğuna uyup,  ‘Araştırmadan, Bilmeden Yaşamayı ‘ tercih etmek zorunda kalıyor..

Ben de Oscar’a hak veririm. “Birçok insan yaşamın tehlikelerini göze almaktansa yaşama taklidi yapmaktadır.” Koyun gibi dinler, hiç araştırma soruşturma yapmazlar..

 

Nietzsche hayranı olanlar iyi bilir.

Nietzsche’nin Amor Fati, Friedrich Nietzsche’nin eserlerinde sıklıkla kullandığı bir terimdir. Türkçeye, çevirmenler tarafından genellikle kader sevgisi olarak çevrilir. Hayatın en üst düzeyde olumlanması, Nietzsche’nin deyimiyle ‘evet’lenmesi anlamına gelir.

Nietzsche’nin ‘Kaderini sev, belki seninki en iyisidir…’ hikâyesini aktarmak sanırım.

“Kaderini sev, belki seninki en iyisidir.

‘Deniz kıyısında bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır.

Güneş onu yakıp kavurur.

O da Tanrı’ya yakarır, keşke güneş olsaydım diye.

“Ol” der Tanrı. Güneş oluverir.

Fakat bulutlar gelir örter güneşi, hükmü kalmaz.

Bulut olmak ister. “Ol” der Tanrı. Bulut olur.

Rüzgâr alır götürür bulutu, rüzgârın oyuncağı olur.

Rüzgâr olmak ister bu kez. Ona da “Ol” der Tanrı.

Rüzgâr her yere egemen olur, fırtına olur, kasırga olur.

Her şey karşısında eğilir.

Tam keyfi yerindeyken koca bir kayaya rastlar.

Oradan esen buradan eser, kaya bana mısın demez!

Bildiniz, Tanrı kaya olmasına da izin verir.

Dimdik ve güçlü durmaktadır artık dünyaya karşı…

Sırtında bir acı ile uyanır…

Bir ihtiyar taşçı, kayayı yontmaktadır.’ (Kaderini sev-belki seninki en iyisidir.)”

 

Nietzsche’nin kaderini sev/yazgını sev’i dinsel ya da mistik anlamıyla başına gelen her şeyi kabullenmek anlamına gelmiyor anlayacağınız.

Her şeye rağmen, bu muydu hayat?

Çok güzel, aynısı bir daha! diyebilmek aslında.

Tüm zorluklara rağmen bir gün başarmanın mümkün olabileceğini bilip isyan etmemek, en kötü hastalıklara rağmen sağlığına kavuşabileceğinin mümkün olabilmesini sevmek diyebiliriz.

Kendimizin seçtiğini sandığımız yolda yürümek değil, gerçekten kendi yolumuzda, yürüdüğümüz yolda yürümektir. Hem de her şeye rağmen…

Bir sihirli değnek olsaydı ve istediklerimiz gerçekleştiğinde nasıl bir hayatımız olabileceğini gösterseydi, belki istediklerimizin gerçekleşmesini istemeyecektik. Tıpkı az önce okuduğunuz hikâyede olduğu gibi. Bunu hiç unutmamak gerekir.

Bazen hayatlarından, rollerinden şikâyet eden insanlar görüyorum. Kimi haklı, ama bunu değiştirmek için bir şey yapmıyorlar, her şey kendiliğinden olsun istiyorlar. Kiminin bu şikâyeti ise, hayatının ve hayattaki rolünün kıymetini bilemeyişinden kaynaklanıyor. Böylelerini bir kenara çekip, yaşamı ve onun sana getirdiklerini sev, karşına çıkan iyi kötü tüm olgularla olduğu gibi yüzleş ve davranışlarına ona göre şekil ver demek geliyor içimden. Ya da Nietzsche kitapları ile tanıştırmak, o ağır gelecek olursa Byron Katie’nın ‘Olanı Sevmek’ kitabını tavsiye ediyorum.

Bir Çin atasözü der ki, “Bir yıl sonrasını düşünüyorsan tohum ek, on yıl sonrası için ağaç dik, yüz yıl sonrayı düşünüyorsan, insan yetiştir.”

 

‘Araştırmadan, Bilmeden Yaşamak’ isteyenlere!..

Load More Related Articles
Load More By Ali Özdemir
Load More In GÜNCEL
Comments are closed.

Benzer Haberler

Şatafat mı? İhtiyaçlar Hiyarerşisi mi?

Bize çok yerinde bir örnek olacak ve bu gün yaşanan şatafata dur diyen bir insan psikoloji…