Home GÜNCEL Denizden Ne İstediğinize Bağlı

Denizden Ne İstediğinize Bağlı

- Guncellenme Tarihi: 16 Haziran 2021 17:12
6 min read
Denizden Ne İstediğinize Bağlı için yorumlar kapalı
0

Yerkabuğunun çukur bölümlerini dolduran, birbiriyle bağlantılı olarak yeryüzünün beşte üçünü kaplayan tuzlu su kütlesinden biri masmavi Marmara denizi, Salya sümük ağlıyor.

Sanki hiçbir denizle bağlantısı yokmuş gibi, ölümüne sadece kendisi ağlayan kimsesiz bir deniz oldu.
Denizle çocukken tanıştım.
Marmara bölgesin geldiğimde; özellikle Erdek, İstanbul adalara çok gittim ve yüzdüm, balık tuttum. 3-5 Metre tüpsüz dalış yaptım. Hele o ada koyları, pırıl pırıldı…

Bir zamanlar Marmara’da; 80 Çeşit balık çeşidi olduğunu söyleyenleri dinledim.
Bunların hepsi Marmara’nın ya çocuğu, ya yolcusu: Barbunya, tekir, levrek, torik, gümüş, istavrit, uskumru, izmarit, kayabalığı, iskorpit, lüfer, kalkan, pisi, dil, kırlangıç, zargana, mezgit, palamut ve benzeri..
Son 15 yılda bunların çoğu yok oldu! Kalanlar ise bitti, bitecek.
Sayıları o kadar azaldı ki, balıkçı tablaları mücevher dükkanı vitrinine döndü. Bazı tezgahlarda sadece resimleri var.
Son zamanlarda; çıplak mezgit, zargan, istavrit var, onlarda Müsilaj sayesinde can çekişiyor.
2006 Yılından bu zamana kadar çok değerli deniz bilimcileri; İktidara ve yetkililere belirtilse de kimsenin dikkate almadığı anlaşılıyor.
Bu günlerde; üstü, irinli bir sümük benzeri yeşilimsi beyaz bir tabaka ile kaplandı. Bilimsel adı Müsilaj bu belanın. Kalın bir tabaka. Ne ışığı ne de oksijeni alt tarafa salıyor. Deniz canlıları ne nefes alabiliyor ne de bu yapış yapış sümük içinde hareket edebiliyorlar.
Geçen hafta; tek kurtuluş çaresi olarak “hortumlamayı” buldular. Ama bu hortumun bir ucu cebe akmadığı için işi çok ciddiye alacaklarını sanmıyorum.
Müsilaj, özellikle başka haberleri yazamayan gazetelerin boş kalan manşetlerini süslüyor şimdi. Şu kadar Müsilaj toplandı ..
Televizyonlarda uzmanlar fikir yarıştırıp duruyorlar. Onun için bu konuda bir şey söylemeyeceğim.
Pekala buraya nasıl gelindi:
Marmara denizine girilse de yüzülemez..
Balık tutulsa de yenilemez..
Önüne oturup şöyle bir çay içip dinlenmeye çalışılsa da kokudan oturulamaz hale geldiğini ve göz göre göre gelen bu masmavi Marmara’yı yok ettiklerini anlatmaya çalışacağım.
Balıklarla birlikte o kadar çok şey daha yok oldu ki: Öncelikle bazı büyük GEMİLER, derinlerde ki bitki örtüsünü ve ekosistemi bozdu.
-Gemilerin normal operasyonlarından kaynaklanan sintine ve balasat gibi atıklar ile çöplerini denize boşaltmaları,
-Gemilerin legal veya illegal yollardan taşıdıkları tehlikeleri atıkların veya maddelerin denize boşaltması,
-Kaza durumunda denize petrol veya diğer zararlı maddelerin yayılması.
İstanbul, Bursa, Tekirdağ, İzmit ve Yalova çok göç aldı.
Ve Marmara’nın kıyılarındaki yaşam çehresini değiştirdi.
Marmara’nın ölümü dün başlamadı. Ölümün başlangıç tarihi eskilere dayanıyor.
Sadece denizi Marmara’da görenler, ona sevgiyle yaklaşmadı.
Zaten onların beslenme listesinde balık yer almıyordu. Yüzmeyle de araları iyi değildi.
Denizi, çöplük gördüler.
Onlar için DENİZ demek, lağımların aktığı, kirli suların pompalandığı, inşaat hafriyatıyla denizi doldurma, sanayi ve boya kimyası atıklarının derelere salındığı ve özellikle meyve ve sebzeleri koruma amaçlı bilinçsizce ilaçlama ve yağmur yoluyla denize gittiği, bir su birikintisiydi o kadar!..
Marmara denizine bakan şehir yetkilileri hiç önlem almadı.
Arıtmasından, bina kültürüne sahip çıkamadılar.
Marmara denizi umudunu yitirdi, çok yoruldu ve son nefesini veriyor.

Load More Related Articles
  • Adaletin Kimyası!

    Günümüzde yaşananları hepimiz izliyoruz. Siyasetçiler seçim zamanı gelince “halka inme” te…
  • Acemilik, Psikopatlık!

    Lütfen yazıyı sonuna kadar okuyunuz. Her insanın yaşamında bu iki masum kelime az olsa yer…
  • Ne Nerede Ucuz?

    Bu haberler; en çok okunur, izlenir oldu. Zengini, fakiri, yoksulu herkesim ‘pahalıktan’ ş…
Load More By Ali Özdemir
Load More In GÜNCEL
Comments are closed.

Benzer Haberler

Adaletin Kimyası!

Günümüzde yaşananları hepimiz izliyoruz. Siyasetçiler seçim zamanı gelince “halka inme” te…