BARIŞ GÜL: “NİTELİKLİ ELEMAN SIKINTISI 4-5 YIL İÇERİSİNDE FABRİKALARIN KAPISINA KİLİDİ VURACAK”
Bursa’nın ulusal eğitim-danışmanlık markası Faveo Eğitim ve Danışmanlık Genel Müdürü Barış Gül, eğitim ve öğretimde Avrupa’yı yakalayacak, dünya ile yarışabilecek altyapının artık oluşturulması gerektiğinin altını çizerek, ‘Eğitim şart’ cümlesinin tamamen balon olduğunu söyledi. Okul sayımızın arttığını ifade eden Gül, buna karşılık nitelikli eleman sayısında büyük sıkıntılar yaşandığını, 4-5 yıl içerisinde bu durumu aşamayan fabrikaların kapısına kilit vurulacağını savundu.
Faveo Eğitim ve Danışmanlık Genel Müdürü Barış Gül, ülkemizin bilimsel başarıları ile gurur duyacak nesiller yetiştirmek için gerekli altyapının oluşturulması gerektiğini ifade etti. Özel okullara binlerce lira para harcandığını hatırlatan Gül, “Aileler özel okullara binlerce lira para harcıyor ancak mezunların iş hayatına katılımında, öğrenilen bilgilerin iş hayatına aktarımında sonuncu sıradayız. Bu vahim tablonun düzelmesi için daha neyi bekliyoruz?” sorusunu gündeme getirdi.
Okul sayısı arttı, nitelik artmadı…
OECD’nin ‘Bir Bakışta Eğitim 2017’ raporuna göre Türkiye’deki18-29 yaş grubundaki yaklaşık 13 milyon gencin üçte birinin boşta olduğunu dile getiren Barış Gül, “Araştırmalarda, Türkiye’deki 15-29 yaş arasıher 3 gençten biri ne eğitimde ne de işte var. 18-24 yaş grubundaki kadınların yüzde 40.5’i ‘atıl’, yüzde 5.9’u ‘işsiz’ olarak kaydedilirken, erkeklerin yüzde 11.6’sının ‘atıl’, yüzde 8.1’inin ‘işsiz’ olduğu bilgisine yer veriliyor. Buna karşılık okul sayımızın da arttığını görüyoruz. Peki niteliğimiz arttı mı? Yeteneklerimiz gelişti mi? Bilinç seviyemiz arttı mı? İşsizliğimiz azaldı mı? Ürün kalitemiz, nitelikli iş sayımız arttı mı? Cevap; maalesef koskocaman bir hayır” ifadelerini kullandı.
4-5 seneye kilit vurulacak…
Türkiye’nin büyüme ve gelişimini sanayiye bağlamış durumda olduğunun altını çizen Barış Gül, sözlerini şöyle sürdürdü;
“Ekonomik gerçeklere baktığımızda bir ülke hizmet sektöründe büyüyorsa ekonomisi güçlüdür. Fakat bizim ülkemizde böyle bir gerçek de yok. Ülkemiz ekonomisi, insanıyla, kişi başına düşen milli geliriyle, alım gücünü ihtiyaç dışında aşan büyük ve plansız bir hizmet sektörünü kaldırmıyor. Bilgisi ile de kaldırmıyor, çalışan yapısı ile de kaldırmıyor, ekonomiye kattığı yapıcı değer ile de kaldırmıyor. Nitelikli kesim ya devlet çatısı altına girip çalışmak istiyor, yada tüketim sektöründe rahat olduğu mesleklerde çalışmak istiyor. Üretimi, sanayiyi es geçiyor. Kapısının önünden bile geçmek istemiyor. Biz ülke olarak nasıl bu duruma geldik, bunun gerçekten araştırılması gerekiyor. Ülkemiz de birçok fabrika nitelikli eleman bulamamaktan dolayı en fazla 4-5 sene sonra kapılarına kilit vuracak. Uluslararası firmalar bunu o kadar iyi görüyor ki, hem maliyetlerde dünya ile rekabet edebilmek, hemde nitelikli personel sorununu yaşamamak için dijitalleşmeye, otomasyona ve akıllı iş süreçlerine başladı.”
‘Eğitim şart’ cümlesi balon oldu…
‘Eğitim şart’ cümlesinin koskocaman bir balon olduğunu da kaydeden Gül, “’Eğitim şart’ cümlesi hayatımıza bir reklam simgesi olarak girdi. Bizde ülke olarak o kadar benimsedik ki, çocuklarımızı, gençlerimizi, çalışanlarımızı bu cümleyle eğitime çekmeye, ikna etmeye çalıştık. Ülke olarak ‘eğitim şart’ dedik. Ama sadece sözde bıraktık, içini dolduramadık. Eğitimleri aldık ama algılamadık, dinledik ama uygulamadık. Şimdilere baktığımızda bir elin parmaklarını geçmeyecek, sanayinin yoğun olduğu illerin dışında ülkemizin çoğu ilinde ne eğitim var, ne de eğitim almak isteyen insanlar. Ne oldu da eğitime bu kadar kapalı, üretime düşman olduk. Ne oldu da gelişmişliğin, ekonomik olarak güçlü olmanın, üretmekten geçtiğini unuttuk” dedi.
