Home FOTO GALERİ İş uyuşmazlıkları daha az masrafla Daha kısada çözüme kavuşacak

İş uyuşmazlıkları daha az masrafla Daha kısada çözüme kavuşacak

- Guncellenme Tarihi: 19 Ekim 2017 14:03
34 min read
İş uyuşmazlıkları daha az masrafla Daha kısada çözüme kavuşacak için yorumlar kapalı
0

AK Parti Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin, İş mahkemelerinin kuruluş, görev, yetki ve yargılama usulünü düzenleyen İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı’nın, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaşması ile yeni bir döneme girildiğini söyledi. Milletvekili Şahin, yeni kanunun reform niteliğinde olduğunu belirterek, düzenlemenin iş dünyası açısından bir dizi kolaylık getirdiğine vurgu yaptı.

Yazılı bir açıklama yapan Milletvekili Hüseyin Şahin, Yeni Kanun ile iş uyuşmazlıklarının daha az masrafla daha hızlı ve etkin bir şekilde çözümlenmesini sağlanacağını böylece İş Mahkemelerinin yükünü azaltacağını ifade etti. Milletvekili Şahin, tasarının kabul edilmesi ile birlikte 5521 sayılı kanun yürürlükten kaldırılarak İş Mahkemeleri Kanunu tümüyle yenilendiğini ve İş uyuşmazlıklarında dava açmadan önce Arabulucuya başvurunun zorunlu hale geldiğini belirtti. Hüseyin Şahin, “6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununda Yapılan Değişiklikle de arabulucuya tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması halinde çözüm önerisi getirme imkânı hukuk sistemimize girmiş, arabulucunun rolü, kolaylaştırıcı ve değerlendirici arabuluculuk olarak benimsenmiştir” dedi.

Yeni kanunun reform niteliği taşıdığını ve yapılan düzenlemenin iş dünyasını rahatlatacağını vurgulayan Milletvekili Hüseyin Şahin, “AK Parti hükümetleri, ülkemizde ihtiyaç duyulan her alanda gerekli düzenlemeleri hızla yaparak halkımızın sıkıntılarına çözüm bulmaktadır. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun ülkemizde iş yaşamında her gün rastlanan sorunların çözümünü hızlandıracağına inanıyorum” dedi. Milletvekili Hüseyin Şahin yeni kanunun getirdiği değişiklikler hakkında şu bilgileri verdi:

 

YENİ İŞ MAHKEMELERİ KANUNU

Kanunla 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu yürürlükten kaldırılmaktadır.

Yeni İş Mahkemeleri Kanunuyla iş mahkemelerinin kuruluş, görev, yetki ve yargılama usulleri ile dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler düzenlenmektedir.

İş mahkemelerinin kuruluşu ve ihtisaslaşması

İş mahkemeleri diğer hukuk mahkemelerinin tabi olduğu usule göre kurulacaktır. 5521 sayılı Mülga İş Mahkemeleri Kanununda Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından sadece sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan davalar bakımından ihtisaslaşmış iş mahkemeleri belirlenebilirken yeni Kanunda örneğin işe iade davaları, işçi alacağı davaları veya hizmet tespiti davaları bakımından ihtisas mahkemeleri belirlenebilecektir.

İş mahkemelerinin görev ve yetkisi

İş mahkemeleri;

a)İş kanunlarından kaynaklanan uyuşmazlıklar yanında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda düzenlenen hizmet sözleşmelerinden (genel hizmet sözleşmesi, pazarlamacılık sözleşmesi ve evde hizmet sözleşmesi) kaynaklanan iş uyuşmazlıklarına,

  1. b) Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara (İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç),

c)Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara, ilişkin dava ve işlere bakacaktır.

İş mahkemelerinde açılacak davalarda yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin, davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi; davalı birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesi; işin veya işlemin yapıldığı yer mahkemesi; iş kazasından doğan tazminat davalarında, iş kazasının veya zararın meydana geldiği yer ile zarar gören işçinin yerleşim yeri mahkemesi yetkili olacaktır. Ayrıca iş mahkemelerinin yetkilerine ilişkin olarak diğer kanunlarda yer alan hükümler de saklı tutulmaktadır. Belirtilen bu yetki hükümlerine aykırı yetki sözleşmeleri geçersiz sayılacaktır.

Yargılama usulü ve kanun yolu

İş mahkemelerinde basit yargılama usulü uygulanacaktır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun kanun yoluna ilişkin hükümleri, iş mahkemelerince verilen kararlar hakkında da uygulanacaktır. Kanun yoluna başvuru süresi, ilamın taraflara tebliğinden itibaren işlemeye başlayacaktır.

Davaların yığılması halinde, her bir talebe ilişkin vakıalar bakımından ispat yükü ve deliller ayrı ayrı değerlendirilecektir.

Kanun yoluna başvurulan kararlar, bölge adliye mahkemesi ve Yargıtay’ca ivedilikle karara bağlanacaktır.

20 Temmuz 2016 tarihinde bölge adliye mahkemeleri tüm yurtta göreve başlamış olup 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca istinaf kanun yolunda (2017 yılı için) 41.530.-TL’lık kesinleşme sınırı burada da (iş ilişkisinden kaynaklanan alacak ve tazminatlarda) geçerli olacaktır.

Ayrıca; işe iade davaları, işveren tarafından toplu iş sözleşmesi veya işyeri düzenlemeleri uyarınca işçiye verilen disiplin cezalarının iptali için açılan davalar, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununda yer alan ve bir an önce karara bağlanması gereken konulara ilişkin davalar, istinaf kanun yolunda (bölge adliye mahkemelerinde) kesinleşecektir.

Bu kapsamda 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun; 24/1,5 (iş yeri sendika temsilciliğinin güvencesi), 34/4 (toplu iş sözleşmesinin kapsamı ve düzeyi), 53/1 (yorum davası) ve 71/1 (tespit davası) inci maddeleri kapsamında açılan davalar bölge adliye mahkemelerinde kesinleşecektir. Buna mukabil anılan Kanunun 5 (iş kolunun tespiti), 15 (sendika genel kurulunun iptali), 41 (yetkiyle ilgili istatistik) ve 43 (yetki itirazı) üncü maddeleri kapsamında açılan davalar ise istinaf kanun yolunu takiben temyiz kanun yolunda kesinleşecektir.

Öte        yandan 4688      sayılı      Kamu    Görevlileri          Sendikaları         ve           Toplu Sözleşme Kanununun 10/8 (genel kurulların toplantı zamanı ve karar yeter sayısı) ve 14/4 (sendika üyeliğini kazanılması) üncü maddeleri kapsamında açılan davalar da istinaf kanun yolunda kesinleşecektir.

Dava şartı olarak arabuluculuk

  1. a) Konusu:

Kanunla kabul edilen en önemli yenilik, bir kısım iş uyuşmazlıkları yönünden mahkemede dava açmadan önce arabulucuya başvurma zorunluluğu getirilmesidir. Bu kapsamda kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi ve işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade taleplerinde dava açmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olacaktır. Ayrıca gazeteciler (Basın İş Kanunu) ve gemi adamları (Deniz İş Kanunu) da arabuluculuk uygulamasında işçi sayılacaktır.

Ancak iş kazası ve meslek hastalığından kaynaklanan tazminat davaları için önce arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Arabulucuya başvurmanın bir dava şartı olarak öngörüldüğü durumlarda arabulucuya başvurmadan doğrudan iş mahkemesine açılan davalar usulden reddedilecektir.

Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilecek, ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilecektir.

Ayrıca, arabulucuya başvurulmasının dava şartı haline getirilmiş olması nedeniyle

İş Kanununun 91 ve 92 inci maddelerinde yapılan değişiklikle Çalışma ve İş Kurumu il müdürlüğü memurlarının iş ve toplu iş sözleşmesinden doğan bireysel alacaklarına ilişkin şikayetleri inceleme yetkisi kaldırılmaktadır.

  1. b) Yetkili arabuluculuk bürosu:

Başvuru, karşı tarafın, karşı taraf birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yerindeki veya işin yapıldığı yerdeki arabuluculuk bürosuna, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonu tarafından görevlendirilen sulh hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüğüne yapılacaktır.

Arabulucu, kendisini görevlendiren büronun yetkili olup olmadığını denetleyemeyecek ancak karşı taraf en geç ilk toplantıda büronun yetkisine itiraz edebilecektir. Yetki itirazında bulunulması durumunda arabulucu dosyayı büroya verecek; büro ise dosyayı sulh hukuk mahkemesine gönderecektir. Mahkeme yetkili büroyu belirleyecektir. Yetki itirazının kabulü durumunda yapılacak tebligat üzerine bir hafta içinde yetkili büroya başvurulabilecek, yetkisiz büroya yapılan başvuru yetkili büroya başvurma tarihi olarak kabul edilecektir. Yetki itirazının reddi halinde aynı arabulucu yeniden görevlendirilecek ve süre bu yeni görevlendirmeden başlayacaktır.

  1. c) Arabulucunun belirlenmesi:

Arabuluculuk Daire Başkanlığı, sicile kayıtlı arabuluculardan zorunlu arabuluculuk yapmak isteyenleri, varsa uzmanlık alanlarını da belirterek, görev yapmak istedikleri adalet komisyonlarına göre listeleyecek ve listeleri ilgili komisyon başkanlıklarına bildirecektir.

Arabulucu, komisyon başkanlıklarına bildirilen listeden büro tarafından belirlenecektir. Ancak tarafların listede yer alan herhangi bir arabulucu üzerinde anlaşmaları halinde öncelikle bu arabulucu görevlendirilecektir.

ç) Arabuluculuk bürosunun görevi:

Başvuran taraf, kendisine ve elinde bulunması halinde karşı tarafa ait her türlü iletişim bilgisini arabuluculuk bürosuna verecektir. Büro, tarafların resmi kayıtlarda yer alan iletişim bilgilerini araştırmaya da yetkili olup, ilgili kurum ve kuruluşlar, büro tarafından talep edilen bilgi ve belgeleri vermekle yükümlüdür.

Arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması halinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması halinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere bütçeye konulan ödenekten karşılanacaktır.

  1. d) Arabuluculuk görüşmelerinin yapılacağı yer:

Arabuluculuk görüşmeleri, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, arabulucuyu görevlendiren büronun bağlı bulunduğu adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonunun yetki alanı içinde yürütülecektir.

  1. e) Arabuluculuk faaliyetinin yürütülmesi:

Arabulucu, her türlü iletişim vasıtasıyla tarafları bilgilendirecek ve ilk toplantıya davet edecektir. Bilgilendirme ve davete ilişkin işlemler, arabulucu tarafından belgeye bağlanacaktır.

Taraflar bizzat, kanuni temsilcileri veya avukatları aracılığıyla arabuluculuk görüşmelerine katılabileceklerdir. İşverenin yazılı belgeyle yetkilendirdiği çalışanı da görüşmelerde işvereni temsil edebilecek ve son tutanağı imzalayabilecektir.

Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığı halinde işe iade talebiyle arabulucuya başvurulduğunda, anlaşmanın gerçekleşebilmesi için işverenlerin arabuluculuk görüşmelerine birlikte katılmaları ve iradelerinin birbirine uygun olması aranacaktır.

  1. f) Arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi:

Arabulucu, taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması yahut yapılan görüşmeler sonucunda anlaşmaya varılması veya varılamaması hallerinde arabuluculuk faaliyetini sona erdirecek ve son tutanağı düzenleyerek durumu derhal arabuluculuk bürosuna bildirecektir.

  1. g) Arabuluculuk süresi:

Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta içinde sonuçlandırmak zorundadır. Bu süre zorunlu hallerde arabulucu tarafından en fazla bir hafta uzatılabilir.

ğ) Arabulucu ücreti:

Arabulucunun ücreti tarafların arabuluculuk görüşmeleri sonunda anlaşmaları ve diğer ihtimallere göre farklılık arz etmektedir. Tarafların arabulucuda anlaşmaları halinde, arabuluculuk ücreti, Arabuluculuk Ücret Tarifesinin İkinci Kısmına göre aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde karşılanacaktır. Buna göre tarafların üzerinde anlaştıkları miktara göre tarifede yazılı oranda ücret doğacaktır. Tarifede, ilk 30 bin TL için %6’lık bir oran öngörülmüştür. Bu durumda ücret, Tarifenin Birinci Kısmında belirlenen iki saatlik ücret miktarından (240 TL’den) az olamayacaktır.

Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hallerinde, iki saatlik ücret tutarı Tarifenin Birinci Kısmına göre

Hazineden ödenecektir. İki saati aşan görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları halinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde, Tarifenin Birinci Kısmına göre karşılanacaktır. Hazineden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılacaktır.

  1. h) Arabuluculuk görüşmelerine mazeretsiz katılmama hali:

Geçerli bir mazeret göstermeksizin arabuluculuk görüşmelerine katılmayan taraf son tutanakta belirtilecek ve davada lehine karar verilmiş olsa bile, yargılama giderinin tamamını ödemeye mahkûm edilecektir.

Hangi mazeretin geçerli olduğu ilk etapta arabulucu tarafından somut olaya göre tespit edilecek; uyuşmazlık mahkemeye intikal ettiğinde mazeretin geçerliliği konusunda nihai karar mahkeme tarafından verilecektir.

ı) Adli yardım:

Arabuluculuk ücretini karşılamak için adli yardıma ihtiyaç duyan taraf, arabuluculuk bürosunun bulunduğu yerdeki sulh hukuk hâkiminin kararıyla adli yardımdan yararlanabilecektir.

  1. i) Zamanaşımı ve hak düşürücü süre:

Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından, son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı duracak ve hak düşürücü süre işlemeyecektir.

A)4857 SAYILI İŞ KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

1- İşe iade talebi

Kanunla, işe iade talebiyle dava açmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması, dava şartı olarak kabul edildiği için 4857 sayılı İş Kanununun 20 ve 21 inci maddelerinde zorunlu olarak değişiklik yapılması gerekmiştir.

İş Kanununun 20 nci maddesinde işe iade davası açmak için öngörülen bir aylık süre arabulucuya başvurmak için öngörülmekte; arabulucuda anlaşılamaması halinde son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren iki hafta içinde dava açılması gerekmektedir.

İşe iade talepleri bakımından arabulucuya başvurmaksızın doğrudan dava açılması sebebiyle davanın usulden reddi halinde, ret kararının taraflara resen tebliğ edilmesi, kesinleşen ret kararının da yine resen tebliğinden itibaren iki hafta içinde arabulucuya başvurulabilmesi öngörülmektedir.

2- İşe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre alacağının “ay esaslı” olarak değil “parasal miktar” olarak belirlenmesi

İşe iade kararıyla beraber işçi lehine, en çok 4 aya kadar boşta geçen süre ücreti ve diğer hakları ile ayrıca (işe başlatılmadığı takdirde ödenmek üzere) 4 aydan 8 aya kadar ücreti tutarında işe başlatmama tazminatına hükmedilmektedir.

Uygulamada işçinin mahkeme kararına rağmen işe başlatılmaması durumunda ay esaslı olarak belirlenen bu alacak ve tazminatın tahsili için yeniden dava açılmaktadır. Kanunla, boşta geçen süre alacağı ile işe iade kararına (veya arabulucuda anlaşılmasına) rağmen işe başlatılmama durumunda ödenecek işe başlatmama tazminatının, “ay esaslı” olarak değil “parasal miktar esaslı” olarak belirlenmesiöngörülmekte ve bu alacak kalemlerinin tahsili için ikinci bir dava açma zorunluluğu ortadan kaldırılmaktadır. Mahkeme veya özel hakem de, işçinin çalıştırılmadığı süre için işçiye en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakları ile işçinin işe başlatılmaması durumunda ödenecek tazminatı “dava tarihindeki ücreti” esas almak suretiyle “parasal olarak” belirleyecektir. Bu kararda alacaklar parasal miktar esas alınarak belirleneceği için şartlar oluştuğunda doğrudan icra takibine geçilebilecektir.

3- Arabulucuda işe iade konusunda anlaşılması

Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların, işçinin işe başlatılması konusunda anlaşmaları halinde, işe başlatma tarihi ile işçinin çalıştırılmadığı süre için en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakları ve işçinin işe başlatılmaması durumunda ödenecek tazminatın parasal miktarını belirlemeleri de zorunludur. Aksi takdirde anlaşma sağlanamamış sayılır ve son tutanak buna göre düzenlenir. İşçinin kararlaştırılan tarihte işe başlamaması halinde ise fesih geçerli hale gelecek ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olacaktır.

4- Feshe bağlı alacaklarda zamanaşımı süresi

Kanunla, İş Kanununa ‘‘Zamanaşımı süresi’’ başlıklı ek 3 üncü madde eklenmektedir. Buna göre maddede tahdidi olarak sayılan; yıllık izin ücreti, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve iş sözleşmesinin eşit davranma ilkesine uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminat için öngörülen zamanaşımı süresi beş yıl olarak belirlenmektedir.

Bu değişiklik Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra gerçekleşen fesihlerden kaynaklanan ücret ve tazminatlar hakkında uygulanacaktır.

Ek 3 üncü maddede belirtilen yıllık izin ücreti ve tazminatlar için bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri, değişiklikten önceki hükümlere tabi olmaya devam edecektir. Ancak, zamanaşımı süresinin henüz dolmamış kısmı, ek 3 üncü maddede öngörülen süreden uzun ise, ek 3 üncü maddede öngörülen sürenin geçmesiyle zamanaşımı süresi dolmuş sayılacaktır.

A)6325 SAYILI HUKUK UYUŞMAZLIKLARINDA ARABULUCULUK KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

1- Değerlendirici arabuluculuk

Kanunla, arabuluculuk tanımında değişiklik yapılarak arabulucuya tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması halinde çözüm önerisi getirme imkânı getirilmektedir.

2- İdarelerin arabuluculuk görüşmelerinde temsili

Kanunla 6325 sayılı Kanunun 2 nci maddesine yapılan ilaveyle arabuluculuk faaliyetleri bakımından “idare” tanımlanmakta ve idarelerin arabuluculuk görüşmelerine katılma usulü ve sorumlulukları belirlenmektedir.

3- Arabuluculuk görüşmelerine üçüncü kişilerin de katılması

Arabuluculuk görüşmelerine taraflar bizzat, kanuni temsilcileri veya avukatları aracılığıyla katılabilecek ve uzman kişiler de müzakerelerde hazır bulundurulabilecektir. Tarafların yanı sıra görüşmelere katılan diğer kişiler de bu konudaki gizliliğe uymak zorunda olacaktır.

4- Dava açma yasağı

Kanunla, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması halinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamayacağı hüküm altına alınmaktadır.

5- İcra edilebilirlik

Arabuluculuk faaliyeti sonunda varılan anlaşma uyarınca taraflar, edimlerini yerine getirirler. Ancak anlaşma belgesi için icra edilebilirlik şerhi alınması ihtiyacı doğduğunda bu şerhin asıl uyuşmazlığa bakmakla görevli ve yetkili mahkemeden değil, arabulucunun görev yaptığı yer sulh hukuk mahkemesinden alınabilmesine ilişkin hüküm sevk edilmektedir.

Ayrıca, taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesi, icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge sayılacaktır.

Load More Related Articles
Load More By admin
Load More In FOTO GALERİ
Comments are closed.

Benzer Haberler

Başköy’deki “Dede Helvası” Geleneğinde Helvalar Şifa İçin Yenildi

Nilüfer’e  bağlı Başköy Mahallesi’nde 1926’dan bu yana gerçekleştirilen geleneksel  “Dede …